GüncelManşet

1 Mayıs’ta Devlet Terörü; O duvar duvarınız vız gelir bize vız…!

İşçi sınıfı ve emekçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs, tüm engllemelere, polis terörüne/şiddetine rağmen büyük bir kararlılık ve direnişle kutlandı.

Taksim alanı, 1977 yılında 34 emekçinin devletle bağlantılı olduğu çok açık özel güçler tarafından katledilmesinin ardından 1978’den itibaren işçi ve emekçilere yasaklandı.

İşçi sınıfı ve emekçiler devletin bu yasakçı zihniyetini protesto ederek uzun süre boyunca buna karşı mücadele yürüttü.

Taksim yasağının kaldırılması; işçi ve emekçilerin Taksim’de 1 Mayıs’ı kutlaması, devletin yasaklarının delinmesi anlamında demokratik bir kazanım taşıyacak, devrimci-ilerici güçlere, işçi sınıfınn mücadelsine güç katacaktı.

1 Mayıs’ın henüz salonlarda kutlandığı, devlet tarafından yasaklandığı günlerde devrimci güçler 1 Mayıs’ın meşruluğunu savunarak sokaklara çıktı. Devlet, o zamanda şimdiki gibi işçilere, devrimcilere azgınca saldırdı.

1989 yılında yaşanan direniş sırasında Mehmet Akif Dalcı polis tarafındna hedef gözetilerek katledildi.

1990 1 Mayıs’ına ise Partizan damgasını vurdu. Harbiye’de 1 Mayıs’ın yasaklanmak istenmesine karşı koyan Partizan, Harbiye’den Taksim’i zorladı. Bu bölgede ortaya koyduğu direnişle tarihe önemli bir not bıraktı. Partizan kitlesinin üzerine ağır silahlarla ateş açan Özel Harekat Polisleri onlarca Partizan’ı yaraladı. Bu saldırı sırasında Gülay Beceren omuriliğine aldığı bir kurşun yarası sonucu felç kaldı.

Devrimci güçlerin Taksim yasağının kaldırılmasına karşı mücadelesi bundan sonrada sürdü. 2007 yılında yeniden bir araya gelen devrimci ve ilerici güçler DİSK’e basınç yaparak Taksim talebinin dile geritilmesine vesile oldu.

2007, 2008 ve 2009’da(Makul sayının girdiği 1Mayıs) sokak sokak, barikat barikat yürüttüğümüz mücadelenin sonucunda Taksim’e girdik. Devletin bu anti-demokratik, 1 Mayıs’ı yasaklayan tutumu aşıldı. Hatta AKP hükümeti oluşan kamuoyunun baskısı sonucu Taksim’i resmi tatil bile ilan etti.

2010-2011 ve 2012’de polisin saldırıları ve engellmesi yaşanmayınca yüzbinlerce işçi ve emekçi herhangi bir olay yaşanmadan Taksim’de 1 Mayıs’ı büyük bir coşkuyla kutladı.

 

Devletin 1 Mayıs Yalanları!

2013 1 Mayıs’ına giderken AKP hükümeti, meydanın yayalaştırılma projesini bahane ederek Taksim’i yine işçi ve emekçilere kapattı. Yasak sadece bir meydanın, bir alanın kapatılması değildi.

bir mayıs 2013 taksimm1 Mayıs’ın meşruluğuna yönelikti. AKP hükümeti, isteseydi meydanın çalışmasını 1 Mayıs’tan önce bitirebilirdi.

Kaldıki konfederasyonlar alanda bu haliyle bile güvenilir bir şekilde 1Mayıs’ın kutlanabileceğini bilimsel olarak kamuoyuna açıkladı.

İşçi ve emekçilerin dert etmediği bu durumu kendine dert edinen AKP hükümeti 2007-2008’de Taksim’i neden yasakladığını açıklamadı. Eğer yasak, alandaki inşaatla ilgiliyse 2007-2008-2009’da alanı neden yasakladınız?

Şimdiden Yenikapı’nın 1 Mayıs alanı için hazırlandığının alttan alta duyurulması, AKP’nin Taksim yasağını sürdüreceğinin açık bir kanıtıdır.

Ancak dört konfederasyon yasağa karşın 1 Mayıs’ta Taksim’de olacağını duyurdu.

1Mayıs’a katılımı düşürmek adına AKP’li İstanbul valisi kentte adeta OHAL ilan etti. İstanbul, deyim yerindeyse felç oldu. Metrobüs ve vapur seferleri iptal edildi. Galata köprüsü tamamen kapatıldı.

1 Mayıs günü İstanbul’da bir yakadan diğerine geçmek isteyenler, işine gitmek isteyenler ve de 1 Mayıs’ı kutlamak isteyenler, AKP hükümetinin OHAL’e çevirdiği bir kentle karşı karşıya kaldılar.

Özellikle Taksim, Mecidiyeköy ve Beşktaş’ta her sokak başı polis tarafından kapatıldı, Bayburt’tan- Mardin’den getirilen polisler “görev başındaydı”.

Sabah erken saatlerde DİSK önünde toplanmaya başladık. DİSK üyesi emekçiler, devrimciler ilericiler caddeye çıkarak pankartlarını açtı. 8.00’den sonra DİSK’e ve Halaskargazi Caddesine akışı engelleyen polis, saaat 9.15’te saldırıya geçti. Brezil’yadan büyük miktarda gaz bombası ihraç ettiği anlaşılan devlet, gazını kullanmaktan “çekinmedi”.

Caddeye çok yoğun gaz sıkan devlet, caddeyi tamamen çevik kuvvet polisleriyle doldurdu. Gazın etkisiyle geri çekilen kitle, DİSK binası önünde toplandı. Daha sonra pankartlarımızı açarak yeniden “Yaşasın 1 Mayıs”, “1 Mayıs kızıldır kızıl kalacak” sloganlarıyla caddeye çıkmaya çalıştık.

Ancak polisin saldırısı burada devam etti. DİSK’in önüne gaz sıkan polis, içinede atmaktan çekinmedi. DİSK’e sığınan kitle boğulma tehlikesi geçirdi.

Burada birçok insan gazdan etkilenerek baygınlık geçirdi, yaralandı. Çok sayıda insan ambulansla hastaneye kaldırıldı. DİSK’in hemen arka tarafından Feriköy-Cevahir’in alt tarafı boyunca çatışmalar devam etti. DİSK’ten çıkan kitlenin bir kısmıyla birlikte bizde buradaki gruplara dahil olduk.

Devrimci güçlerin bir arada olduğu kitle saatler boyunca bu bölgede, 1 Mayıs talebiyle polisle çatıştı. Bize gaz bombaları, tazyikli su ile saldıran devlet güçleri, bunun karşısında devrimci bir irade ve kararlılık gördü. Devrimcileri birçok sokakta saatlerce püskürtemeyen aksine geri çekilmek zorunda kalan polis, yol üstündeki araçlara, evlere, işyerlerine zarar verdi. Sadece benim görebildiğim, yanıbaşımda yaralanan 10’u aşkın insan oldu.

bir mayıs 20133 istYüzüne gaz bombası isabet eden bir kişinin yüzü parçalandı. Bir kişinin kafası parçalandı… Birçok insan gazdan baygınlık geçirdi. Benimde bulunduğum alanda, sabah saatlerinde başlayan çatışmalar yayılarak öğlen 13.00’e kadar devam etti.

Bu çatışmalarda benim gördüğüm özellikle genç devrimcilerin polise yönelik yoğun öfkesiydi. Yüzlerce gaz sıkılmasına karşın “Yaşasın1 Mayıs” sloganlarıyla barikatları zorlayan, panzerler üzerimize gelirken çekilmeyen yüzlerce genç-yaşlı, işçi-emekçi, devrimci gördüm.

Partizanında dahil olduğu eylemlerde sık sık “Yaşasın 1 Mayıs”, “Yaşasın devrimci dayanışma” sloganları haykırdık. Biz Partizanlarda katledilişinin 40. yıldönümünde komünist önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşı andık. “Önderimiz İbrahim, İbrahim Kaypakkaya”, “Ağa patron devletini yıkacağız halk iktidarı kuracağız” sloganlarıyla barikatlara yüklendik. Çatışmalar boyunca TKP/ML militanları “Yaşasın Partimiz TKP/ML halk ordusu TİKKO TMLGB”, “ Marks Lenin Mao önderimiz İbo savaşıyor TİKKO” sloganalarını haykırdı. 13.00’ten sonra eylemi bitirdik.

 

Son Sözü Direnenler Söyledi!

1 Mayıs, bir kez daha tüm engellemelere, yasaklara karşın işçi sınıfı ve mekçilerin özgürlük ve demokrasi mücadelelerinin engellenemeyeceğini gösterdi.

1 Mayıs günü İstanbul’da yaşananlar devletin tüm teknik üstünlüğne karşın devrimci irade karşısındaki zayıflığını gösterdi. Devrimcilerden, emekçilerden ölesiye korkan devlet, Taksim’e çıkışı engellemek adına şehri bir hayalete çevirdi. İşçiler, emekçiler ortaya koydukları direnişle her yerde 1 Mayıs’ı kutladı.

Bizim için Taksim, 1 Mayıs alanı değildir. Ancak işçi ve emekçilerin 1 Mayıs’ı kutlamak istediği tarihi anlamı olan bir meydandır. İşçi ve emekçiler, 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak istiyorsa orada kutlayabilmelidir. Bu işçi ve emekçilerin en demokratik hakkıdır. Bu anlamda1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanması mücadelesi salt bir alan mücadelesi değil ülkemizin demokratikleşmesi mücadelesinin bir parçasıdır. Biz taşeron işçiliğine hayır demek için Taksim’de olacaktık.

Güvencesiz yaşama artık yeter diyecektik. İş cinayetlerinde ölmek istemiyor, her gün başımıza ne gelecek diye düşünmek istemiyoruz diyecektik Taksim’de, 1 Mayıs’ta.

Devlet, 1 Mayıs’ın kutlanmasını engelleyerek emekçilerin bu taleplerinin önüne kocaman bir set, bir duvar çekti bir kez daha. Hemde bu sefer daha çaplı, herkesin gözüne sokarcasına, güç gösterisine soyunarak… Dizginsiz bir devlet terörü koca bir kenti adeta esir aldı.

Ancak herşeye karşın son sözü direnenler söyledi ve söyleyecek.

Son sözü, işçi sınfı ve emekçilerin güçlü yumruğu söyleyecek… Son sözü devrimci irade söyleyecek..!

Son sözü biz söyleyeceğiz: O duvar duvarınız vız gelir bize vız…!(İstanbul’dan bir Partizan)

[widgetkit id=63]

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu