KadınMakaleler

MAKALE | Kadın Grevi tartışmaları ve coğrafyamızdaki yansımaları

Sonuç olarak bu yıl selamlama ile birlikte önümüzdeki yılın grev çağrısını yapmak için harekete geçmek gerekiyor. Mevcut gerçeklik içinde tek bir kadın kurumunun grevi örgütleyebilme potansiyeli olmadığı ortadadır. Bundan kaynaklı birlikte ve güçlü bir grev için şimdiden yan yana olmalıyız!

8 Mart’a doğru giderken birçok ülke de kadın grevi yapılırken, coğrafyamızda da yansımaları ve tartışmaları kadın hareketinin tartışma başlıkları içinde yer almaya başladı.
Grev Feminist hareket ya da başka kadın hareketleri tarafından yeni keşfedilmiş bir şey değil belki. Ancak “Kadın Grevi” tartışması son dönemlerde birçok ülkede kadınlar tarafından; başta kadın emeğinin görünürlüğü olmak üzere kadınlar isyanını birleştiren bir eylem aracına dönüşmüş durumda.
Tarihe kısa bir yolculuk edecek olursak; bilindiği üzere ilk kadın grevinin öncüsü 8 Mart 1957’de 120 kadının yaşamını yitirmesi ile sonuçlanan tekstil işçisi kadınların, 16 saatlik çalışma, düşük ücret ve insanlık dışı çalışma koşulları sebebiyle çıktıkları grev olmuştur.

İzlanda Kadın Grevi ise 1975’te ev içi emeği öne çıkarmakla beraber cinsel özgürlük ve eşitlik talepleri içeren kadın grevi olarak tarihte özgün bir yerde durmaktadır.
Türkiye ve Kürdistan coğrafyasının ilk kadın grevi Feshane grevidir. Feshane’de çalışan 50 kadın işçi, 1876 yılında greve çıkarak ilk bağımsız kadın grevini gerçekleştirdiler.

Feshane işçisi kadınlar, dönemin başbakanlık ve bakanlık makamlarının bulunduğu Babıâli’ye yürüyerek sadrazama bir dilekçe verdiler ve ödenmeyen ücretlerinin ödenmesi için gereğinin yapılmasını istediler.
Son dönemde yeniden tartışılan ve 2017 8 Mart’ına kadınların grev yaparak sokağa çıkması çağrısı 2016 sonbaharında kadınlar tarafından başlatıldı. 2016’nın Ekim ayında birçok ülkede kadınlar iş bırakarak kitlesel bir şekilde isyanını sokaklara taşıdı.
İzlanda’da kadınlar; erkekler ve kadınlar arasındaki ücret farkını protesto ederek iş bırakırken, 3 Ekim’de Polonya’da kadınlar 60 ilde iş yerlerini terk ederek, belli koşullarda izin verilen kürtajı tamamen yasaklamaya yönelik yasa tasarısını protesto etmek üzere sokağa çıktılar. Her iki ülkede de bu protestolar kadınların kazanımıyla sonuçlandı.

Güney Koreli kadınlar da ekim ayı içinde bir kaç kez greve giderek kürtaj yapan doktorlara verilen cezaların artırılmasını öngören yasayı protesto ettiler. Yine Arjantin’de16 yaşında bir genç kadının tecavüz edilerek öldürülmesi sonrasında kadınlar öfkeli bir şekilde sokaklara aktılar. Bunu Brezilya’da kadınların erkek şiddetine yönelik kitlesel protestoları takip etti.

Meksika, Peru ve diğer Latin Amerika ülkelerinden İtalya’ya kadar pek çok ülkede kadınlar erkek şiddetine karşı yine sokaktaydılar. Bu kısa özette yer aldığı gibi kadınlar çeşitli taleplerle isyanını birleştirerek erkek egemen sisteme karşı sokağa çıkıyor.
2017 Kadın grevi yapılan tüm ülkelerde bütün fabrikalardaki kadınların üretimi durdurarak sokağa çıktığı grevden ziyade kadınların çeşitli talepler etrafında kendi bulunduğu ülkede ve diğer ülkelerle birlikte seslerini, isyanlarını birleştirdikleri ve esas olarak da emeklerini, taleplerini, yaşadıkları erkek şiddetine karşı dayanışmalarını birleştirdikleri eylemler görevini görüyor.

Grev kadın emeğini görünür kılmanın aracı haline getirilmeli


Türkiye’de kadın hareketinin özneleri ise 2017 yılında dünyanın birçok yerinde olan grevleri selamlayan eylemler örgütleyerek kadın grevleriyle daha yakından ilişki kurduk. Bu yılda kadın grevini; Kadınlar Birlikte Güçlü bileşenleri olarak nasıl ele alacağımıza dair tartışmalar yürüttük.
Kadınlar Birlikte Güçlü büyük buluşmasında erkek egemen iktidar tarafından ablukaya alınmış kadınlar ve kadın öznelerin bir araya gelerek dayanışmasını üst boyuta taşıyarak oluşturdukları güç önemli bir mesaj verirken; bu gücü büyütmenin yol ve yöntemleri üzerinde yoğunlaşma ve en geniş kadın kesimini bir araya getirmek gerekiyor.

Tam da bu noktada yoğun ideolojik tartışmalara boğmadan ancak geliştirici ve bütünleştirici şekilde kadın grevi etrafında yan yana gelmek ve çok çeşitli talepleri bu vesile ile birleştirmek, moral verici olacaktır.

2017’de Grevi selamlama eylemleri bile büyük bir coşku yaratmıştı. Bunu düşündüğümüz zaman bu yıl da kendi gerçekliğimiz içinde grevle ilişkilenmek, istismar yasasına karşı eylemlerle, 14 Şubat eylemleri ve ardından 8 Mart eylemleri gücümüzü birleştiren bir noktaya evriltmek için önemli araçlardır.
Burada üretimden gelen gücü kullanma noktasında tartışmanın kendisine kimi itirazlarda bulunmak gerekiyor. Bizler bu yıl grevi örgütlemek için yeterli zamanımız olmadığı fikrinde olmakla beraber grevle daha güçlü bir ilişki kurmalıyız.

Selamlamayı aşan, ancak adına grev demeden sonraki yıl için birikim ve deneyim aktaracak biçimde bir ele alışı benimsemek konusunda hem fikiriz. İtirazımız ise kafamızda grevi fabrikalardaki üretimin tamamını durduran bir yerden bakarak kadın mücadelesinin farklı dinamikler taşıdığı gerçeğini unutmak anlamına gelen bakış açısıyla, üretimden gelen güç kullanılmıyor tartışmasına dairdir.
Hayatın her alanında kadınların üretici durumda oldukları gerçeği ile birlikte, kadınların emeklerinin değersizleştirildiğini teşhir etmemize yarayan bir yerde durmaktadır grev. Tüm dünya kadınlarının birbirlerinden güç alarak kulak verdiği bu eylem biçimini “fabrikalardaki üretimi durduramadıktan sonra grevin altını boşaltıyoruz” diyerek sürekli ertelemek sınıf mücadelesindeki yol ve yöntemleri aynen kadın mücadelesine uyarlamaya çalışmak; kadın mücadelesinin özgün yanlarına gözümüzü kapatmayı da beraberinde getiriyor.

Kadın Grevi ile deneyim ve dayanışmayı birleştirmek…


Kadın emeğinin üretim ve yeniden üretim ekseninde görünmezliğini, karşılığının verilmemesini vs. teşhir etmek için kadın grevleri önemli bir yerde duruyor.

Bu grevlerin karşısında tek bir muhatap yokmuş gibi durmasına rağmen muhatabı patriarkal sömürü sistemi olarak belirleyip kadınların yaşamın her alanında üretim içinde olduğunu üretici olduğunu söylemek, kadınların emek cephesinde de deneyimlerinin ortaklığını ve dayanışmasını vurgulamak açısından da yine önemlidir.

Sömürü sisteminin yıkılmasında kadın mücadelesinin temel bir mesele olduğu gerçeği ile meseleye bakmak gerekiyor.
Somut bir talep ve kazanım olup olmaması önemli değil, yüz kadın aslında emekçi olduğunu anlarsa bu bile önemli bir kazanım. Dışarıda ücretli bir işte çalışmayan kadınların yüzde 90’ı evde iş yapmadığını düşünüyor.

Sonuç olarak bu yıl selamlama ile birlikte önümüzdeki yılın grev çağrısını yapmak için harekete geçmek gerekiyor. Mevcut gerçeklik içinde tek bir kadın kurumunun grevi örgütleyebilme potansiyeli olmadığı ortadadır. Bundan kaynaklı birlikte ve güçlü bir grev için şimdiden yan yana olmalıyız!
Bir YDK’lı

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu