Makaleler

Acayip haberler neyin habercisi

Reha Muhtar’ın haberleri sunarken klişeleşmiş bir sunumu vardı “Gün geçmiyor ki bir acayiplikle karşılaşmayalım!” Evet bugünlerde de “Gün geçmiyor ki bir acayip” haberle karşılaşmayalım. Fakat geçmişten farklı olarak bu acayipliklerin tamamı hem bir birinden bağımsız gibi duruyor hemde esasta hepsi muhafazakarlaşma projesinin bir parçası olarak yaşam bulduğundan birbiriyle bağlantılı olaylar, haberler…

Önce bu acayip haberlerin neler olduğuna bakalım,

İnek Şaban’a suç duyurusu” anonsı ile TV’lerden gazete manşetlerinden duyuruldu.Özellikle STV gibi dini TV’lerde geniş yer bulan ve birkaç gün boyunca haber bültenlerinde yer verilen habere göre, Antalya’da yaşayan Orhan Erezkaya adlı bir “duyarlı vatandaş”, “iki hafta sonra mübarek üç aylara girilecek, eskiden insanlar çocukların doğumunun üç aylara gelmesi halinde sevinir, erkek çocuklarına Şaban, Recep ve Ramazan ismini verirlerdi” deyip İnek Şaban filmi nedeniyle Şaban isminin itibarsızlaştığını, kimsenin çocuklarına bu isimi takmadığını, Şaban ismi olanların bu ismi değiştirdiğini belirtiyor. Recep İvedik ve Tatar Ramazan filmleri içinde “Recep İvedik’in durumu ortada, birileri kafasında insanlık dışı bir karakter oluşturuğ ismini Recep koymuş, Tatar Ramazan’da bir katil, devletine, kanunlara karşı çıkmış. Ve bu insan kahraman olarak anlatılıyor” diyerek Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunup bu filmlerin yayınını engellemek istiyor.

Bir diğer haber devletin resmi havayolu şirketi olan THY’den. “Yolcularda gelen tepkiler” gerekçe gösterilerek kırmızı ruj kullanımı yasaklanıyor. Daha önce yine yolculardan gelen talebi gerekçe göstererek uçaklarda içki servisini kaldıran THY’nin getirdiği tek yasak, cinsel çağrışımları nedeniyle kurmuzu ruj yasağıda değil. Muhtemelen aynı nedenle, boynu açıkta bırakıyor diye saçların tepede topuz yapılmasıda yasak, saçlar arkada (böylece boynu örtmüş olur) topuz yapılacak. Ayrıca peruk kullanımı da yasaklanmış durumda. İnsanca bir yaşam için, özlük haklarını, emeğinin karşılığını almak için greve hazırlanan THY personelinin yaşam koşullarıyla ilgilenmeyen THY yönetimi, artık sapkınlık düzeyine ulaşan ve her defasında “Yolcuların talebi” gerekçesinin arkasına gizlenen muhafazakarlaştırma politikalarını adım adım uygulamaya devam ediyorlar.

Yine devlet kurumu kaynaklı bir diğer haber… Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın 29 Ağustos 2012 tarihli genelgesinin pratikteki uygulamaları yeni yeni ortaya çıktı. 4+4+4 eğitim sitemine göre kendisine bağlı kurumları yapılandırmak için çıkarılan genelge ile “kuruluşlarımızda hizmet alan çocukların cinsiyet, yaş, eğitim ve gelişimsel özellikleri dikkate alınarak 10-13 yaş erkek çocukların müstakil bir kuruluşa yerleştirilmesi ve buna göre kuruluş planlamasının yapılması” talimati verilmiştir. Buna göre 10 yaşından itibaren erkek-kız çocukları ayrı ayrı kuruluşlara alınıyor. Bu nedenle ortaya çıkan haremlik-selamlık uygulaması bir yana kardeş olan çocuklarda birbirinden ayrılmış olunuyor. İktidarın dini referanslara dayanan cisiyetçi, ayrımcı yaklaşımı, bakımından sorumlu olduğu 10 yaşındaki çocuklara kadar düşmüş durumda.

Bir diper haber, ardık gazetelerde arka plana itilen ve bu yönüyle de vahim olan, ne yazık ki ‘alıştık’ denilen türden bir haber. “Fareler ve İnsanlar” ile “Şeker Portakalı” kitaplarındaki yasak ve bazı bölümlere dair sansür taleplerine verilen tepkiler artık benzer yeni olaylarda görülmemektedir. Bu seferde Cemal Süreya ve Cahit Külebi’ye şiirlerde sansüre gidip C. Süreya’nın şiirlerinde sansüründe ötesine geçip çarpıtmaya değiştirmeye gidildi. C. Süreya’nın Üvercinka şiirinde, “sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor” dizesindeki sevişmek kelimesi “sevmek” olarak değiştirildi. Lise kitaplarında yer alan Cahit Külebi’nin Hikaye şiirinde “Benim doğduğum köylerde/ kuzey rüzgarları eserdi/ bu yüzden dudaklarım çatlaktı/ öp biraz”da geçen ‘öp’ yerine üç nokta konulup sansürlendi.

Tüm bunlara tüy dikercesine bir de Başbakanın “Milli içkimiz ayrandır” çıkışınıda hatırlamak gerek. Ayran tartışması nihayetinde bugünlerde Meclis genel kuruluna gelen bir yasa teklifine dönüşmüş durumda. Sigara ve Alkol kullanımına yeni yasaklar getiren bir yasa çıkarılacak.medyaa

AKP adım adım yeni bir nesil, yeni bir birey, yeni bir toplum oluşturma pratiklerini yaşama geçiriyor. Bunu bazen kendi çıkardığı genelge-yasa vb. ile bazende önünü açtığı STK’lar veya “duyarlı vatandaş”lar eliyle pratiğe geçiriyor. Toplumdaki Muhafazakarlığın artışı, AKP ve devletin bu sistamatik uygulamarından bağımsız değil, iktidarlar, içeriği ve biçimi ne olursa olsun kendi devamlılığını sağlamak için yasaklardan oluşan bir kurallar bütününe ihtiyaç duyarlar. Burjuva demokrasilerinde, kitlelerin mücadelesininde sonucu olarak “kurallar” bütünü çoğunlukla yasalar ile sınırlı iken, div vb. iktidar araçları daha geri planda iken, bizim gibi ülkelerde din en az yasalar kadar toplumun dizginlenmesinde kullanılmak istenen bir iktidar aracı olmaktadır. Kitlelerin kolay yönetilebilir bir seviyede bulunmaları için bir yandan anti demokratik yasalar, bir yandan kolluk aracılığı ile estirilen devlet terörü, bir yandanda kitlelerin isyan duygularının ve hak-adalet bilincinin din vb. ile törpülenmesi gerekmektedir. Bugün AKP’nin dini referanslarla toplumu yeniden şekillendirmek istemesi, onu oluşturan yöneticilerin bireysel tercihi değil, onlar açısından sınıflsal bir gerekliliktir. AKP yöneticilerinin kendi dünyalarının da dini referanslara önem vermesi bu gerekliliği daha pervasızca yaşama geçirmelerinde etkili olmaktadır. Sonuç olarak şunu aklımızdan çıkarmamalıyız, toplumda devlet eliyle tırmadırılmaya çalışılan muhafazakarlaştırma sınıf savaşının bir parçası olarak mücadele içinde olmamız gereken politik bir durumdur. Her yeni gün bir yenisiyle karşı karşıya kaldığımız bu türden acayipliklere tavrımızda buna uygun olmak durumundadır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu