Kadın

Ankara YDK: 8 Mart’ta “devrimci kalabilmek”

Baharın muştusu 8Mart kadın emeğinin, mücadelesinin ve dayanışmasının alanları binbir renge boyadığı, can bedeli bir direnişin yıl dönümüdür. Binlerce yıldır ezilmişliğini boynunda ağır bir zincir gibi taşıyan kadının, henüz bu zinciri kıramasa da farkındalığının arttığı, öfkesinin bilendiği ve kendisine reva görülen üç katlı sömürüye (cinsel-ulusal-sınıfsal) isyanının yükseldiği bir gündür.

Kadınlara yönelik özgül mücadele kanalları ve özgül politika ihtiyacının somut yanıtı olan örgütlülüğümüz, başlattığı tartışma süreçleriyle, beslendiği ideolojinin ışığında ileriyi hedefleyen adımlar atmakta ve kadın mücadelemize bakışını giderek berraklaştırmaktadır.

Bu sürecin bir parçası olarak yürüttüğümüz 8 Mart tartışmaları ise bilincimizde yer eden bazı sıkıntılı anlayışları kırmamıza hizmet etmiştir. 8 Mart’ın “kadınların kadın olmalarından kaynaklı yaşadıkları sömürünün üç katlı bir hal almasının ve kadınlara yönelen her türlü saldırının karşısında yer aldığımız, bu noktada mümkün olan en geniş kesime hitap etme ihtiyacı duyduğumuz” bir gün olduğu bizim açımızdan net bir gerçekliktir. Değişen bizim bu günü nasıl ve hangi platform dahilinde örgütleme noktasındaki kararımızdır.

Bilindiği üzere YDK bu yıl 8 Mart’ı Ankara’da son yıllarda yaptığı gibi “Devrimci 8 Mart Platformu”yla değil “Ankara Kadın Platformu”yla örgütlüyor. Bu kararımız elbette maddi bir zeminden yoksun değil, biraz tariflemeye çalışalım.

Her şeyden önce geçen yıllarda bizim de içerisinde yer alarak hâkim anlayışın bir parçası olduğumuz Devrimci 8 Mart Platformu’nun 8 Mart’a yaklaşımını ele almakta fayda var. Esas olarak belirtmek gerekir ki 8 Mart, platform açısından bir ahde vefa günü olmanın ötesine geçememektedir. Bu noktada insanca çalışma koşulları için direnerek katledilen kadın işçilere bir saygı duruşudur ve kuşkusuz değerlidir. Ancak platform, bu günün tarihsel anlamının ötesine de geçerek emekçi kadınların birlik, mücadele ve dayanışma günü olma gerçekliğini kavramada yetersiz kalmaktadır. Bu vesileyle kadınların özgül sorunları ve taleplerinin dillendirilmesi ve kadınların kendi bedenlerine, emeklerine, kimliklerine sahip çıkma noktasında özneleşmelerine çalışmak yerine odağına örgütlü kadınların mücadelesini oturtarak bu günü “örgütlü kadınların ve erkeklerin dayanışma günü” biçiminde ele almaktadır.

“Devrimciler Devrimcilerle ‘Yürür’, Hatta Devrimciler Erkeklerle ‘Yürür’ Yanılgısı”

8Mart’ın örgütlendiği zeminin salt “devrimci kurumlarla ‘yürüme’” yahut “erkeklerle/erkekler olmadan ‘yürüme’” üzerinden tartışılması aslında 8Mart’ın devrimciler cephesinde ne kadar geriden tartışıldığının bir göstergesidir. Bu yıl 8 Mart’ı Ankara Kadın Platformu’yla örgütleyeceğimizi bildirdiğimizde Devrimci 8Mart Platformu bileşeni bir kurumun ilk elden “Yani erkeksiz 8 Mart mı?” sorusu üzerinden “bu tavrın ne kadar devrimci olduğunu” sorgulamaya girişmesi tartışmaların düzeyi konusunda fikir verecektir kuşkusuz.

Geçen yıla kadar bizim de yedeklendiğimiz, hatta öncesinde savunucularından olduğumuz bu anlayışı gecikmeksizin mahkûm etmek gerekiyor. Kırk yıllık bir mirastan beslenen ve üç yıla yakın bir süredir giderek yükselen bir seviyede tartışma yürüten YDK’nın “devrimci tavrın ne olduğu” konusunda daha özgüvenli davranabilmesi sürecin önemli bir kazanımıdır. Bizler odağımıza emekçi kadınların gündemlerini ve taleplerini oturtmakta bir sakınca görmüyoruz.

Sınıfsal ve cinsel baskının yanında ulusal baskıyı yaşayan, örgütlülüklerine saldırılan ve her türlü kuşatmayla iradesi kırılmaya çalışılan Kürt kadınlarına seslenmekte sakınca görmüyoruz. Ya da geleceksizlik ve güvencesizlikten en büyük payı alan, yok sayılan, taciz-tecavüz-katliam cenderesinde sıkıştırılan her kesimden kadını bir araya getirmekte bir sakınca görmüyoruz.

Bizce “devrimci” olan da budur. “Erkeksiz yürüyen feminizmin bataklığına saplanır” önyargısı ise ciddi bir cahilliğin ürünüdür; zira bir yandan erkeğin müdahilliğini devrimci olmanın yegâne koşulu sayıp “erkeği devrimcileştirirken, devrimciyi erkekleştirir” bir yandan da ideolojiden sapma noktasında kadınlara duyulan güvensizliği ifade eder.  Ayrıca “ideolojiden sapmanın tam olarak neye karşılık düştüğünün” pek bilinmediğini gösterir ve ihtiyaca göre geliştirilen taktik adımların anlaşılmadığını kanıtlar.

8 Mart’a Giderken…

Bizler YDK olarak 8Mart’ı mümkün olan en geniş bileşenle örgütleyebileceğimizi ve kadınların özgül sorunları ile taleplerini var olan koşullar içerisinde en yüksek tonda dillendirebileceğimizi düşündüğümüz bir birliktelikle, yani Ankara Kadın Platformu’yla alanda olmayı tercih ediyoruz. Bu elbette ki kendimizi her noktada tam olarak ifade edebildiğimiz düşündüğümüz bir platform değildir; ancak yukarıda saydığımız kaygılarımız nedeniyle bu platforma güç aktarmayı mücadelemiz açısından daha anlamlı bulmaktayız.

Son olarak her kesimden emekçi kadınlara çağrımızdır; 8Mart’ta birlikte alanlarda olalım, sesimizi birleştirip çığlığa dönüştürelim!

Biji yekitiya jinan!

(Ankara YDK)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu