Emek

RÖPORTAJ | “Biz emekçiler dünyanın en güzel şeylerini üretiriz, ancak en zor koşullarını yaşarız”

Geçtiğimiz günlerde açılışı yapılan, birçok iş cinayetinin, insanlık dışı yaşam koşullarının hüküm sürdüğü 3. Havalimanı istedikleri kadar şaşa ile açsınlar burayı, burası yüzlerce işçinin tahtakurularına ve emeklerini sömüren asalaklara karşı direnişiyle biliniyor artık. Direnişin ardından yüzlerce işçi gözaltına alınmış, 36’sı da tutuklanmıştı. Şu an hala 28 işçi tutsak durumda. Biz de özelinde 3. Havalimanına, genelde ise işçi sınıfının yeni direniş dalgasına dair 3. Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu’ndan Rahim Boz ile bir söyleşi gerçekleştirdik

İstanbul: Geçtiğimiz günlerde açılışı yapılan, birçok iş cinayetinin, insanlık dışı yaşam koşullarının hüküm sürdüğü 3. Havalimanı istedikleri kadar şaşa ile açsınlar burayı, burası yüzlerce işçinin tahtakurularına ve emeklerini sömüren asalaklara karşı direnişiyle biliniyor artık. Direnişin ardından yüzlerce işçi gözaltına alınmış, 36’sı da tutuklanmıştı. Şu an hala 28 işçi tutsak durumda. Biz de özelinde 3. Havalimanına, genelde ise işçi sınıfının yeni direniş dalgasına dair 3. Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu’ndan Rahim Boz ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Boz aynı zamanda Devrimci Hareket’ten ve Önder Babat Kültür Merkezi emekçilerinden…

– İlk olarak platform hakkında konuşmak isteriz. Bu tarz platformların önemi nedir, işçi sınıfı mücadelesine nasıl bir katkısı var buraların?

– Son süreçte özelikle OHAL ile başlayan koşullarda işçi kıyımına ilişkin sınıf mücadelesinin büyütülmesi gerektiğini düşünüyorum. Sınıfın bu kadar ayaklar altına alındığı bir dönemde parça parça kalmaktansa -ki platform adına daha önce deneyimlerimiz var- birlik olmaktan yanayız. Ben de aynı zamanda bir inşaat işçisi olarak bu konuda üstümüze düşen görevler olduğunu düşünüyorum, bu yüzden de platformun bir parçasıyız.

3.Havaalanı işçileri gündeme geldiğinden beri bu konu daha fazla gündem oluyor, aslında inşaat işçilerinin şantiyelerin koşulları hep böyleydi. Herhangi bir şantiyenin durumu havalimanındaki şantiyeden farklı değil. Biz emekçiler dünyanın en güzel şeylerini üretiriz, ancak en zor koşullarını yaşarız. Temizlikten yatağa ve barınmaya kadar aynıdır. Aslında bir yönüyle 3. Havalimanı işçileri Türkiye’nin bir gerçeğini ortaya koydu. Dünyada az gelişmiş, ucuz iş gücü olarak görülen ülkelerin sorunudur bu. Biz de en azından bu sömürüyü ortaya çıkarmak, görünür kılmak için bu platforma dahil olduk

“Faşizmin elinde kendi sopasından başka bir şey yok”

– Peki sizce bu platform 3. Havalimanı ile sınırlı mı kalmalı?

– Aslında toplantılarda da bunu dile getiriyoruz. Bizim bu dönemde küçük küçük de olsa kazanımlara ihtiyacımız var. Elbette bu açıdan platformun geliştirilmesi gerekiyor. Ama 3. Havalimanı platformu gibi platformlardaki kazanımlar Türkiye işçi sınıfını motive edecek kazanımlar olacaktır, bu yüzden dayanışmanın büyütülmesi önemli. Aynı şeyleri düşünmek zorunda değiliz, şu an yoğunlaşmamız gereken bir gerçekliğimiz var. Yetişmemiz gereken iş çok, ama yetişecek arkadaş sayımız az.

3. Havalimanı neden önemli? Aslında bize gözdağı vermeye çalışıyorlar, bugün hala 28 arkadaşımız tutuklu. “Ayağa kalkarsanız olacağı bu” diyorlar. Faşizmin elinde sopasından başka bir şey yok, bunun için kendi yasalarını da çiğneyecek duruma geldiler. Bizim bunun karşısında emek ve demokrasi mücadelesini yükseltmemiz gerekiyor. Bunun için Türkiye’nin herhangi bir yerinde ayağa kalkan işçilerle bu platformun ilişkilenmesi gerekiyor. Bugün ÇED’ler de, dereler de, fındık sorunu da bizim sorunumuz. Bunları da ufak kazanımlarla örmemiz gerekiyor. Yani mesela bir tiyatro çalışması oldu. 3 günlük çalışmayla önemli bir başarı elde ettik. Bu tarz kazanımlar bize nefes aldıracaktır.

Bugün adı 3. Havalimanı işçileriyle dayanışma platformu. Bizim mesela 3. Havalimanı direnişiyle, Flormar direnişini örtüştürme refleksini kazandırmamız gerekiyor. Bu da bu koşullarda çok kolay bir şey değil. Bizim de bunu göz önüne alarak büyütmemiz gerekiyor. Evet dediğiniz gibi ekonomik kriz derinleşti. Platformun bunu göz önüne alarak enine boyuna tartışması gerekiyor ve bunu fotoğrafın görünen yüzüne değil de bir bütün olarak fotoğrafın kendisine bakarak yapmamız gerekiyor.

“Zaten üreten bizleriz”

– Son zamanlara baktığımızda devrimci kurumların işçi sınıfa uzaklığı gözle görülen bir durum. Peki sizce bu tarz platformlar bunu aşabilecek bir enerji sağlar mı?

– Elbette. 80 sonrası sistem bize şunu dayattı. Diyordu ki sen öğrencisin, işçi eyleminde ne işin var? Bugün yine bunu dayatıyor aslında. Ama biliyoruz ki bu böyle değil. Bu iş küçük burjuva tarzla çözülemez. Faşizm koşullarında belki bir çekingenlik oluyor. Çünkü mesela baktığımızda en basit basın açıklamasına dahi müsaade edilmiyor. Bu konuda devrimci kurumlar özüne dönüp işçi sınıfına dair mücadeleyi yükseltmek zorunda. Bu bir tercihten öte bir zorunluluktur. Bizi işçi sınıfından koparmalarının bir önemi yok. Fark etmemiz gereken şu; zaten orada üreten biziz.

– Peki bu platformun kurulmasına geç kalındı mı?

– Evet, geç kalındı. Bu şantiyenin durumu daha önceden kurumlar tarafından bilinmeliydi. Çünkü dediğim gibi orada çalışan bizleriz. Biz yeterince sahip çıkıp görünür kılamadık. Mesela son eylemler açılışı geciktirme amaçlı gibi bir yalan atıldı ortaya. Bu koşullarda açılan havalimanın faturası yine biz işçi sınıfına çıkarılacak. Çünkü mühendislerin raporlarına dayanarak diyoruz ki bu açılış tarihi imkansız, ama 29 Ekim’e getirdiler. Ama dediğim gibi bunun faturası yine işçi sınıfına kesilecek, buna hazır olmamız gerekiyor.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu