Gençlik

Çanakkale’de “18 Mart” Görüntüleri

Çanakkale zaferinin(!) 98. Yıldönümü Çanakkale’de ,gerek şehir dışından otobüslerle taşınan insanlarla gerek şehir içindekilerin yüksek katılımıyla gerçekleştirildi.Sabah stadyumda başbakanın katılımıyla gerçekleşen “törenler” akşam fener alayı ile sonlandı.Her sene olduğu üzere yine “Her Türk asker doğar”,”Ne mutlu Türküm diyene”,”Şehitler ölmez ,vatan bölünmez” vb. söylemleri fener alayında tekrarlandı.Kısacası TC , 18 Mart’ta şovenizmden yine ve yeniden beslendi.

Çanakkale savaşının öncesi,nedenleri ve sonuçlarını ele alırsak aslında Çanakkale’nin halklar için bir zafer olmadığı daha net anlaşılacaktır.İttihat ve Terakki Cemiyeti Osmanlı Devletini,Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşına Alman Emperyalizminin yanında kaybettiği toprakları geri alması,eski ihtişamlı günlerine kavuşması için sürüklemiştir.

Yüz binlerce insanı ölüme taşıyanlar Türk komprador burjuvazi,büyük toprak ağalarının siyasi temsilcisi İttihat ve Terakki Cemiyeti (İTC)dir.Osmanlı’nın önlemeyen çöküşü İTC yi tedirgin etmiş,çözüm olarak ise Türklüğe dayalı ulus-devlet oluşturmayı görüyordu.

Birinci paylaşım savaşı ise tam da bu fırsatın ele geçirildiği anlamına geliyordu.Bu sebeple savaş başladığında Osmanlı yerini almıştır,sanıldığı aksine tarafsız olma durumu ve emperyalistlerce bir işgal söz konusu değildir.Şüphe götürmez bir gerçek olduğu üzere Alman emperyalizminin yayılmacı hedefleri vardı ve Osmanlı da bunda bir taşerondu.

Osmanlı ekonomik,siyasi ve askeri açıdan Almanlardan bağımsız değildi.Osmanlı ordusunu önemli noktadaki yerlerde Alman generaller komuta ediyorlar,askeri eğitim Alman subaylar tarafından veriliyordu.Savaşın Çanakkale cephesini komuta eden en yetkili subay Alman Liman Von Sanders’dir.Çanakkale’de yaşanan savaş sanılanın aksine halkların savaşı değil egemenlerin paylaşım savaşıdır.İTC kendi sınıfsal çıkarlarını gerçekleştirmek amacıyla Osmanlı halkını ölüme göndermiştir.

Egemen zihniyet bize ,Çanakkale savaşını kahramanlıklar,yiğitlikler ve zafer diliyle , İTC’nin emperyalist hedeflerinden bahsetmeyerek işgale uğramış bir ülkenin kendini savunması olarak empoze etmeye çalışmaktadır.

Osmanlı’da mevcut olan bütün ulus ve azınlık milliyetler,ezilen mezhepler savaşa cihat ve fetvalarla dini duygular kullanılarak gönderilmişlerdir. Sonuç olarak bir çok cephede yüz binlerce insan İttihat ve Terakki’nin emperyalist hedefleri uğruna ölmüştür.Çanakkale zaferi ,emperyalistlerin hedeflerine hizmet eden bir zafer olmuştur.

Birinci Emperyalist Paylaşım savaşı öncesinde yarı sömürge-yarı feodal bir yapıya kavuşan imparatorluk,cumhuriyet dönemi ile yapısını korumuştur.Yani devlet sadece biçimsel bir değişim yaşamıştır özünden bir şey kaybetmemiştir. Emperyalistlere olan bağlılık ve egemen sınıflar arasındaki çelişkiler sonucunda ezilenlere yönelik baskı ve imha politikası devamlılık zorunluluğunu oluşturmuştur,aksi halde egemenlerin iktidarını korumaları zorlaşacaktır.

Bütün bunlar faşizmin hüküm sürdüğü,egemen ideolojinin kendine göre şekillendirdiği tarihle şovenizmi beslediği bir ulus-devlet yapısı ortaya çıkarmıştır. 90 yıllık TC devleti Dersim’den ,Roboski’ye katliamlarla Kürt ulusuna asimilasyon ve sindirme politikası uygulamış,devrimci-demokrat ve yurtseverleri katlederek,hapishanelerde tecrit altına alarak sindirmeye çalışmıştır.

Geçtiğimiz günlerde Çanakkale’de yaşanan 3 Kürt öğrencinin polis-ÖGB işbirliğindeki sivil faşistlerce saldırıya uğraması ,bir YDG’linin burjuva medya tarafından terörist olarak hedef gösterilmesi,ailelerin polis tarafından aranması ve bir sosyal paylaşım sitesinde sivil faşistler tarafından Çanakkale’deki Newroz kutlamasına saldırı çağrısı faşizmin , şovenizmin ve sindirme-yok etme politikalarının son dönemde Çanakkale’de olan yansımalarıdır.

Bizler; faşizme,emperyalizme ve feodalizme karşı mücadelemizi büyüttüğümüz oranda sistemin sindirme-asimilasyon politikalarını boşa çıkaracağımızı biliyoruz.

Çanakkale’den bir YDG’li

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu