Makaleler

CHP-MHP-AKP Kardeşliği ya da Birgül Ayman Güler

Barış görüşmeleri, İmralı ile müzakere, Kürt açılımı vb. argümanların burjuva-feodal basında çokça tartışıldığı bir süreçte; CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler; Türk ulusu ile Kürt milliyetinin eşit-eş değer gördüremezsiniz” ’sözleri ile gündeme bir anda girerek kamuoyunda bomba etkisi yarattı. CHP Adıyaman Milletvekili Salih Fırat ve Ömerli Belediye Başkanı Yılmaz Altındağ’ın istifası ile sonuçlanan tartışmalar ise; gündemin Paris katliamından tekrar ülke içine çekilmesine yetti.

Meclisteki anadilde savunma üzerine yapılan görüşmelerde Güler’in sarf etiği sözler her ne kadar, bizler açısından “malumun ilanı” niteliği taşısa da; bir kez daha CHP’nin ve diğer egemen sınıf partilerinin Kürt ulusu karşısındaki pozisyonunu deşifre etmesi açısından öğretici bir yerde durmaktadır.

Öncelikle tartışma; gündemin Kürt sorunu cephesinden hareketlendiği ve devletin AKP eliyle ve “barış görüşmeleri” adıyla, kitlelerde beklenti yaratıldığı bir dönemde ortaya çıkmıştır. Devletin barış ve müzakere söylemlerinin; Paris katliamı vb. pratiklerin ardından kısa sürede deşifre olarak, silahlı mücadeleyi tasfiye etme isteği ve bunu da; biz barış istiyoruz ancak örgüt kendi içinde infaz yapıyor, onlar silah bırakmıyor” vb. söylemler dillendirerek spekülatif tarzda yapması gibi görüngüler hesaba katıldığında, Güler’in sözleri; kitlelere; Faşizmin, TC’nin kuruluş sürecinden itibaren işlettiği reddet, asimile et, imha et biçiminde özetlenen politikasının özünün değişmediğinin ispatlar niteliktedir.

Tarihsel süreçten doğru değerlendirildiğinde ise, bu durum ayan beyan ortadadır. Şöyle ki; tüm sistem partilerinin ideolojik gıdasını aldığı Kemalizm ve bu bağlamda da TC tarihi, kendi varlık zeminini tektipleşme üzerine kurmuştur. “tek dil, tek vatan, tek bayrak” sözü bu devletin kurucusu Mustafa kemal’e aittir.

Yine aynı sürecin Adalet bakanı olan ve Kemalizmin ideolojileştirilmesi sürecinin parçası olan Mahmut Esat Bozkurt “ Türkiye’de tek egemen Türklerdir, Bunun dışındakilerin tek hakkı kölelik etme hakkıdır” biçiminde sarf ettiği sözleri, Birgül Ayman Güler’in sözleri ile “kardeş”tir. Ve bu anlamda da 90 yıllık resmi ideoloji tarihinde de değişen bir şey yoktur.

CHP cephesinden gelen tepkiler ise yine, kendi kurucusu olduğu devletten aldığı yaklaşımı besler ve özellikle son süreçte çokça dillendirildiği üzere; “değişen ve yenilenen” CHP’nin maskesini düşürür pozisyondadır. Kılıçtaroğlu’nun konu ile ilgili olarak “ siz A dersiniz, B yazarlar” ve “nereye çekileceği hesap edilmeli” boyutunu geçmeyen söylemlerinin yanında, esas sahiplenme ise, Onur Öymen ve CHP Eski Genel Başkanı Deniz Baykal’dan gelmiştir. Baykal yaptığı açıklamada Birgül Hoca’nın sözlerini aynen destekliyorum derken, Onur Öymen ise, İlk Kurşun Gazetesine yazdığı yazıda; “Türklük kimliği üst kimliktir” in ispatına soyunmuştur.Aslında CHP’nin tüm bu yaklaşımını özetleyen söz ise, yine kurucuları olan Mustafa Kemal’den gelmektedir. biz öyle milliyetçileriz ki, bizimle işbirliği yapan tüm milletlere saygı duyarız” sözleri ile hedeflenen işbirliği; 90 yıllık TC tarihinin de ispatladığı üzere; asimile olmak, Türklüğe entegre olmak, hiçbir hak talebinde bulunmamaktır. Zaten Kemalizm’in tarihi, bu içeriğe hayat vermek ve veremediği oranda da katletmek, asimile etmek ve yok etmek üzerine kurulmuştur.

kürtler akpSüren tartışmaların en samimiyetsiz yanını ise yine AKP cenahı oluşturmaktadır. Adeta fırsattan istifade; kamuoyundaki karalama kampanyasını körükleyen ise AKP’li Bülent Arınç; Birgül Ayman Güler’in sözlerini “ırkçı ve faşist bir tutum” olarak değerlendirmiş ve Başbakan Erdoğan ise, CHP’nin İnönü’den itibaren ırkçı bir parti olduğunu belirtmiştir. Sürece dair “ileri demokrasi”nin temsilciliğine soyunan bakan Methi Eker ise; Sadece bir karalık dönem çağrışımı yapıyor o sözler. Her tarafı ırkçılık kokuyor. Tekçi zihniyetin tezahürüdür.” diyerek kitlelerde yaratılmak istenen, “demokratikleşme” yalanını büyütmeye girişmiştir.

Halbuki AKP’nin bu yaklaşımdan azade olmadığını ispatlayan onlarca söylem ve pratik vardır. Kemalizm ile hesaplaşma adı altında, tüm pratikleri ile Kemalizm’in yeniden üretimine sahne olan 11 yıllık AKP hükümeti, Birgül Ayman Güler’in söylemlerini tüm pratiğinde barındırmaktadır. AKP’ye göre de; Kürtler ile Türkler eşit değildi, bu nedenledir ki; Kürtlerin Anadilde Eğitim Hakkı gasp edilmekte, bu nedenle devlet kurma hakları olmamakta ve yine bu nedenle demokratik alanda yürütülen siyaset bile on binlerce tutuklama ile karşılanmaktadır.

Sonuç olarak; ırkçılık söylemleri üzerinden süren tartışmalar ve egemen sınıf partilerinin pratiği bizlere bir kere daha göstermiştir ki; Dersim katliamının failleri ile Roboski Katliamının failleri ortaktır. CHP’nin “Kürtler ile Türkler eşit değildir” söylemi üzerinden şekillenen politikası ile, AKP’nin “ileri demokrasi” söylemi etrafında süren tasfiye hareketi, özü itibari ile aynı noktaya çıkmaktadır. “Asimile et, reddet, imha et” çerçevesinde özetlenebilecek yaklaşım ise, ancak ve ancak direnişin ve mücadelenin büyümesi ile parçalanabilir. Kuşkusuz ki; ancak Kürt ulusunun kendi hakları üzerinden yürüttüğü mücadele; böylesi bir süreçte; at izi ile it izini ayırmaya yetebilir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu