GüncelMakaleler

GÜNCEL | Covid-19 ile Halklar Baskı Altına Alınmak İsteniyor  

"Covid-19 pandemisine karşı da özen, hassasiyet ve mücadele edilmeli; tedbirler alınmalıdır. Ama aynı zamanda tüm bunları yaratan sistem de teşhir edilerek gerçek suçlu geniş kesimlere gösterilmeli, salgın bahane edilerek gasp edilen haklar için mücadele edilerek egemenlerin ikiyüzlülüğü ortaya serilmelidir."

Uluslararası kapitalizm, sömürü ve kâr için her şeyi mubah görür. Yeter ki, geliri ve kârı sürekli artsın. Devamlı zenginleşsinler, devamlı büyüsünler ve dünyanın tüm zenginliklerine sahip olsunlar! Artı-değer ve kâr histerisi, onları raydan çıkarmıştır/çıkarmaktadır.

Kâr dürtüsü ve hırsı, sömürüyü ve sınıflar arası farklılaşmayı iyice büyüttüğü gibi doğada, iklimde, coğrafi yapıda, atmosferde ciddi bir tahribat da yaratmıştır.

Bu tahribatın da etkisiyle COVID-19 pandemisi hızla tüm dünyaya yayılmıştır. Bazı dönemler, -burjuva devletlerin lanse ettiğine göre özellikle yaz aylarında- vaka ve ölüm sayıları düşmüşse de görüldüğü üzere, sonbahar ve kış aylarında tekrar artışa geçmiş durumdadır. Nitekim açıklamalara göre salgında 4. dalga başlamıştır. Hasta ve ölüm vakalarında artış başgöstermiş, hastaneler dolmaya başlamıştır.

Oysa bu dönem, koronavirüse karşı aşıların da bulunduğu ve aşılama çalışmalarının sürdüğü bir dönemdir. BionTech, Pfizer, Sinovac, AstraZeneca gibi aşılar bulundu ve dünya çapında piyasaya sürüldü. Özellikle Avrupa, Amerika, Çin, Japonya gibi ülkelerde ortalama nüfusun üçte ikisinden fazlası aşı olmuş durumda.

Koronavirüs, sağlık sorunu olduğu gibi uluslararası alanda sosyal, ekonomik, siyasi, psikolojik vb. alanlarda sorunları da beraberinde getirdi. Diğer taraftan burjuvazi, salgını toplum üzerinde tehdit unsuru olarak kullanmaktadır.

Uluslararası sistemin içine girdiği kriz ve kaosun gerçek nedenini kamufle ediyor, sisteme karşı oluşan tepkiyi frenlemeye, pasifize etmeye ve kendi etkileri altında tutmaya çalışıyorlar. Virüsü üreten kapitalizm, nedeni çarpıttığı gibi emekçi sınıfları kendi manyetik alanına hapsetmeye çalışıyor… Ama bunu nereye kadar yapabilecekler? Koronavirüsün kapitalizmin bağrından çıktığını nereye kadar gizleyebilecekler?

Çelişki ve sorunlar yumağı büyüdükçe, üzerinde yükseldikleri temel çatırdamaya devam ettikçe benzer yalanlarını söylemeye ne kadar daha devam edebilecekler…

 

Kapitalizmin ürettiği koronavirüs…

Covid-19 pandemisinin kökeni ve gerçek nedeni içinde bulunduğumuz süreçten ve nesnel koşullardan kopuk ele alınamaz. Tıp, biyoloji, ekoloji, jeoloji, fizik, kimya gibi bilim dalları salgın bir hastalık, salgın bir virüs oluştuğunda, hastalığı var eden tıbbi nedenlerle beraber, ekolojik ve sosyal nedenleri de görebilmeli ki; hastalığa bilimsel ve tıbbi müdahale edilebilsin. Materyalist dünya kavrayışı bunu gerektirir.  Aksi takdirde hastalığa alternatif çözümler bulunamaz.

Nitekim bu virüsün – ve 2000’den sonrası mutasyonlar sonucu oluşan diğer virüslerin – varlık koşulları burjuvazi tarafından yeterince görülmüyor daha doğru bir ifade ile çarpıtılıyor. Bu iklim krizini yaratan nesnel koşulları bizzat kapitalizmin oluşturduğu görmezden geliniyor.

Dolayısıyla kapitalizmin denetimindeki tıp bilimi Covid-19’a kökten müdahalede bulunamıyor. Ve burjuvazinin güdümünden çıkamadığı için onların etkisi altında hareket ediyor ve virüse karşı başarılı olamıyor. Bunun sonucu uluslararası burjuvazi kapitalizmin ekolojik krizini soyutlama, çarpıtma, izole etme girişiminde bulunuyor ve toplum üzerinde baskı ve yaptırım ögesi olarak kullanıyor.

Küresel ısınma, buzulların erimesi, hayvan ve bitki türlerinin yok oluşu, iklim değişikliği, ozon tabakası, denizlerin kirlenmesi, nükleer kirlilik, zehirli atıklar, tarımda kullanılan böcek ilaçları, enerji kaynaklarının tükenmeye başlaması, fosil yakıtlar ve karbondioksit tabakasının oluşması gibi ekolojik krizin yarattığı sorunları beraberinde getirmiştir.

Görüldüğü gibi kapitalist sistemin aşırı kar hırsı bu iklim krizini, bu ekolojik sorunları yaratmıştır. Dolayısıyla oluşan ekolojik sorunları görmekle birlikte nedenlerini ve sebeplerini de görmek gerekir. Ki soruna kökten müdahale edilebilsin. Salt dile getirilen sorunları lanse etmekle yetinmek, krizi ve birçok şeyi var eden nedenlerin üzerine gitmemek, gerçekte sorunun göz ardı edilmesi demektir.

Nitekim uluslararası kapitalizmin giderek çığırından çıkması, artı-değer ve kar hırsıyla zenginlik ve yoksulluk arasındaki makasın iyice açılması, üretim tarzında toplumsallaşma ve merkezileşmenin had safhaya varmasına karşın sömürüye dayalı mülkiyet biçiminin devam ettirilmesi, aşırı-üretim ve aşırı-birikim krizi ile girilen buhranın müzmin hal alması vb. sorunlar külfeti, doğanın ekolojik dengesinin bugünkü boyutlarda sarsıntı içine girmesini beraberinde getirmiştir. Ve koronavirüsün sisteme tekabül eden koşullarını oluşturmuştur.

 

Koronavirüs baskı ve korku unsuru olarak kullanılıyor

Covid-19 virüsüne değinirken ekolojik nedenleriyle beraber, sistemin ekonomik ve sosyal tahribatlarıyla birlikte ele aldık. Salgının oluştuğu doğal ve ekolojik koşulların hangi ekonomik, sosyal ve jeopolitik tahribat üzerinde türediğini belirttik.

Dolayısıyla iklim sorunu, kapitalizmin iklim sorunudur dedik.

Nitekim Covid-19 varlığını devam ettiriyor. 4. dalga başgöstermiş ve vaka sayıları artışa geçmiştir. Bugüne değin dünyada 5 milyon civarında kişinin ölümüne sebep olan virüs yayılımını devam ediyor.

Oysa aşı çalışmalarının sonuçlandığı ve piyasaya sürüldüğü dönemde, virüse kalıcı müdahale edileceği ileri sürülmüş, aşının bir kez yapılması ile hastalığın kökten atlatılacağı belirtilmişti. Ancak aşı bulunmasına, aşılanma adımlarına ve aradan geçen zaman dilimine rağmen virüs yayılımı, vakalar ve ölümler devam etmiş ve yeni bugünlerde bir salgın atmosferine girilmiştir. Bu noktada aşı adaletsizliği ve emperyalist kapitalistlerin kâr hırsı, işçi sınıfı ve emekçilerin salgın koşullarında yaşam ve ölüm ikilemine sıkıştırılması önemlidir.

Diğer taraftan Covid-19 üzerinden kaos havası da yaratılmıştır. Emekçiler bu kargaşa ve kaos atmosferiyle dar alanlara, ev ve işyeri içine itilmiş, geçmişe kıyasla sosyal çevresi daraltılmaya, bağ ve ilişkileri zayıflatılmaya çalışılmıştır. İlerleyen dönemlerde de sokağa çıkma yasakları ya da farklı türden kısıtlamalarla insanlar bir çeşit tecrite mahkum edilmeye çalışılmıştır.

Tüm bunlar bize dünya çapında bir sıkıyönetim dönemi işaret etmektedir. Aslında TC gibi ülkelerde örneğin askeri darbe vb. dönemlerde oluşturulan korku, baskı, kaos günümüzde tüm dünyada koronavirüs bahane edilerek oluşturulmak isteniyor.

Burjuvazi, kapitalizmin girdiği kriz ve buhranı daha katmerli bir boyuta tırmandıran koronavirüsü, aynı zamanda kitleler üzerinde baskı, korku, tehdit ve çeşitli yaptırımların aracı olarak kullanıyor. Bunun sonucu, koronavirüs öncesi giderek artan ve yayılan kitle eylemlerini, virüs korkusuyla alt seviyelere düşürmek ve etkisiz kılmayı amaçlamakta; pandemiyi korku ve baskı histerisi olarak kullanıp, kitleleri pasifize etmeyi de düşünmektedir.

Elbette ki, insanlığı tehdit eden hastalık, salgın vb.ye karşı devrimci ve komünistler de tavır almalı, müdahale ve mücadele etmelidir. Dolayısıyla Covid-19 pandemisine karşı da özen, hassasiyet ve mücadele edilmeli; tedbirler alınmalıdır. Ama aynı zamanda tüm bunları yaratan sistem de teşhir edilerek gerçek suçlu geniş kesimlere gösterilmeli, salgın bahane edilerek gasp edilen haklar için mücadele edilerek egemenlerin ikiyüzlülüğü ortaya serilmelidir.

Keza mevcut emperyalist kapitalist sistem –tam da yukarda altını çizdiğimiz kâr hırsından kaynaklı– bu virüse ve 2000’lerden beri mutasyonlar sonucu ard arda oluşan diğer virüslere karşı da başarılı olamamıştır. Nitekim 2000 yılından beri oluşan Ebola, Domuz Gribi, Sars, Mers, Kuş Gribi, Zika vb. salgınlar üreten de emperyalist kapitalist sistemdir. Kısacası tüm bunların yaratıcısı olan sistem, Covid-19’a ve olası başka mutasyonlara çözüm olamaz.

Bu gerçek kitleler tarafından da daha net olarak görülmekte, rahatsızlık yaratmakta ve harekete geçirici olmaktadır. Ancak bu rahatsızlığın örgütlü bir öfkeye, örgütlülüğe dönüşmesi gerekmektedir. Sistemin uluslararası alanda krizinin derinleşmesi ve uluslararası işçi sınıfının ve tüm ezilen yığınların yaşayacakları deney ve tecrübe, elbette kitleleri daha öne çıkartacaktır. Bundan kimsenin kuşkusu yoktur.

Kaldı ki, bu zorlu dönemde bile kadın, gençlik ve işçi eylemleri son bulmamakta, sokaklar terk edilmemekte, yığınlar mevcut sorun ve baskıya karşı başkaldırmaktadırlar. Emperyalist Amerika’da yığınlar tam da Covid-19’un çıktığı dönem nasıl da sokaklara dökülmüşlerdi! Ya da Hindistan’da yüz milyonlar, bu koşullarda nasıl da mevcut düzen ve devlete karşı başkaldırdılar? Ya da dünyanın birçok ülkesinde emekçiler ve halklar irili-ufaklı gösteri ve eylemleriyle tepkilerini dile getirdiler. Önümüzdeki dönem, kapitalizmin ve yarı-sömürgelerin sorun ve çelişkilerini çözemediği ve girecekleri daha agresif dönemler, bu başkaldırıları, mücadelelere daha ivme kazandıracaktır.

Ki, bu mücadele aynı zamanda Covid-19 pandemisine karşı da verilen bir mücadele olacaktır. Sistemin ürünü olan koronavirüsün üstesinden gelmek, ancak mevcut yapıya karşı verilecek mücadeleler ile mümkün olacaktır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu