DerlediklerimizGüncel

FEHİM TAŞTEKİN | Gare’den sonra sıradaki hedef Şengal mi?

AK Parti ve ortağı Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Gare’yi içeride ve dışarıda bir milat yapmak istiyor. Türkiye’de Gare operasyonu Şengal harekâtı için “yolu açmak” olarak görülürken Irak tarafı da aynı algıyla alarma geçmiş durumda.

Türkiye’nin Gare operasyonu başarısızlıkla sonuçlanmasına rağmen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan sağ olarak kurtarılamayan 13 rehinenin cenazelerini içeride ve dışarıda müthiş bir koza dönüştürmekte kararlı.

Erdoğan rehinelerin alınması yönünde beş yıldır ailelerden gelen çağrılar üzerine neden hiçbir adım atmadığına yanıt vermek yerine feci sonucu partisinin kongrelerinde propaganda malzemesi olarak kullanmaya başladı.

Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) yönelik siyasi soykırım kampanyası partinin kapatılması çağrıları eşliğinde yüzlerce kişinin gözaltına alındığı operasyonlarla yeniden ivme kazandı. Daha da önemlisi Erdoğan bir süredir Erbil ve Bağdat’la pazarlığını yaptığı Şengal operasyonu için psikolojik bir zemin elde etmiş gözüküyor.

Erdoğan ilk açıklamasında Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) desteği kesmesi için ABD’ye “terör destekçisi” diye çıkışırken “Teröristler için ne Kandil ne Sincar ne de Suriye’de bulundukları hiçbir yer artık güvenli değildir” sözleriyle sınır ötesi operasyonlar konusunda kararlılık mesajı verdi.

Erdoğan ertesi günkü konuşmasında Türk askerleri Gare’den çekilmesine rağmen “Gare sınırlarımızın ötesinde güvenli alan oluşturma kararlılığımızı pekiştirdi. Gare düştü, iş bitti. Mesafe aldığımız harekâtlarımızı önümüzdeki dönemde tehlikenin olduğu yerlere doğru genişleteceğiz (…) Güvenli hale getirdiğimiz yerlerde ne kadar gerekiyorsa o kadar kalacağız” dedi.

AK Parti ve ortağı Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Gare’yi içeride ve dışarıda bir milat yapmak istiyor. Türkiye’de Gare operasyonu Şengal harekâtı için “yolu açmak” olarak görülürken Irak tarafı da aynı algıyla alarma geçmiş durumda.

Gare operasyonu sürerken ilk bombayı Fetih Koalisyonu lideri ve Bedir Güçleri Genel Sekreteri Hadi Amiri patlattı. Amiri, Türkiye’nin Şengal’e operasyon düzenleyeceğine dair istihbarat bilgileri olduğunu belirtip Başbakan Mustafa el Kazimi’ye gereken önlemleri alması çağrısında bulundu.

Türkiye tarafında bilinen ise Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın geçen ay Bağdat ziyareti sırasında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) askeri bir harekâta hazır olduğu mesajı vermesiydi. Hatta Türk hükümetine yakın kaynaklara göre Akar iki seçenek sundu: Birincisi Türkiye’nin Bağdat ve Erbil’le birlikte Şengal’e ortak bir operasyon düzenlemesiydi. İkincisi Irak federal güçleri ve peşmergenin Türkiye’nin lojistik ve istihbarat desteğiyle Ankara’nın önceden belirlediği dokuz hedefin olduğu bölgelerde kontrolü ele almasıydı. Bu hedefler beş eğitim üssü, bir insansız hava aracı eğitim merkezi ve üç lojistik üs olarak sıralanıyor. İlk seçeneğin kabul edilmesi halinde Akar harekâta başlamak için tarih de verdi: 21 Mart.

Eylülden beri operasyon seçenekleri üzerinde çalışan Ankara’nın ortak harekât önerisinin çalışması halinde planlama burada bitmiyor: Ankara’nın niyeti Şengal’de PKK ile bağlantılı Şengal Koruma Birlikleri (YBŞ) gibi yapıları dağıttıktan sonra Suriye’nin kuzeydoğusundaki SDG ve özerk yapıya karşı bir cephe de buradan açmak.

Ankara kuzeyde Irak-Suriye-Türkiye sınırlarının kesişme noktasındaki Fişhabur/Semelka sınır kapısı ile 56 kilometre güneyde Rabia/Yarabiya sınır kapısı dahil tüm geçişleri kontrol edebilecek bir pozisyon kazanmayı hedefliyor. Türkiye’nin güvenli koridor hesaplarında yer alan sınır şeridinin uzunluğu ise Ovaköy’den Şengal’in güneybatısına kadar 160 kilometreyi buluyor.

Irak yönetimi, Musul’un doğusunda eski Musul Valisi Esil Nuceyfi’ye bağlı Haşd el Vatani güçlerinin eğitildiği Başika üssünün boşaltılmasını beklerken Türkiye, Şengal’e yönelik olarak Musul’un batısında bir ya da iki üs kurma talebini de iletmişti.

Kazımi’nin Türkiye’nin dahil olduğu bir askeri müdahaleye sıcak bakmadığı, PKK varlığını kendisi için tehdit olarak gören Kürdistan yönetiminin de ikinci seçeneğe “hayır” demediği aktarılıyor.

Amiri’nin alarmı üzerine Irak Ortak Operasyonlar Komutanlığı Sözcüsü Tuğgeneral Tahsin Hafeci, “Şengal’e Türkiye tarafından operasyon yapılması gibi bir durum söz konusu değil” açıklamasını yaptı. Fakat fiili durum aksini söylüyor: Iraklılar operasyon ihtimalini ciddiye aldıklarını gösteren adımlar atıyor.

Shafaq.com’a göre son bir ayda Irak ordusunun bulunduğu ve beş kilometrekareye yayılmış Domız kampına Haşd el Şaabi birlikleri yerleşti. Haşd el Şaabi komutanlarından Muhammed El Basri olası bir Türk işgaline karşı yanıt verilmesi konusunda Irak Silahlı Kuvvetler Genelkurmay Başkanı’nın emri olduğunu ve buna göre hareket edeceklerini belirtti.

Rudaw’a göre Haşd el Şaabi Musul, Necef ve Kerbela’dan üç tugayı Şengal’e kaydırdı. 21’nci Tugay Şengal’in doğusuna, 23’ncü Tugay batısına ve 14’ncü Tugay ise Şengal Dağı’na konuşlandırıldı. Şengal’deki üsleri teftişe giden Haşd el Şaabi’ye bağlı Bedir Gücü Komutanı Abbas Ali “Ne Türkiye ne PKK ne de başka bir güç bizi tehdit edemez” ifadelerini kullandı.

Asayib Ehl-ül Hak Hareketi Türkiye’den Irak topraklarını terk etmesini isterken Nuceba Hareketi Musul’a kadar bir işgal planı olduğunu belirtip tehditkar bir dil kullandı: “Türkiye’nin Irak topraklarına yönelik ihlallerine devam etmesi halinde en sert yanıtı vereceğiz.

Daha önce adı sanı bilinmeyen Asaib Ehil Kaf adlı örgüt de Başika üssüne roket attığına dair bir video yayımladı. Örgüt, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Hakan Fidan’a hitaben “Fidan eğer askeri güçleri Ninova (Musul) topraklarına sızmaya devam ederse Irak’taki ekonomik ve güvenlik çıkarlarının küle döneceğini anlaması gerekiyor” tehdidini savurdu. Ebu Murtaca El Lami liderliğindeki örgüt Türkiye’nin sahadaki durumunun ABD’ninkinden daha zor olacağını savundu.

Karşı hamlede Haşd el Şaabi içindeki İran bağlantılı grupların öne çıkması Tahran’ın tercihlerini de yansıtıyor. ABD henüz daha belirsiz bir pozisyonda dururken İran ve Türkiye’nin şimdiden Şengal’de karşı karşıya geldiği söylenebilir.

Hatta Irak Devrim Muhafızları ile bağlantılı olduğu iddia edilen bir Telegram hesabı, bütün direniş gruplarının Türk askeri harekâtına karşı eyleme geçme sözü verdiğini yazdı.

Irak’taki hakim siyasi unsurlar, Türkiye’nin Musul’un 120 kilometre batısındaki Şengal’le ilgili planlarını Osmanlı’dan kalma bir rüya olarak Musul’a dönme hesabı olarak değerlendiriyor.

Kürtler ise Türkiye’nin PKK tehdidini gerekçe yapıp Kürdistan’daki kontrol alanlarını genişlettiği endişelerini paylaşıyor. Kürdistan Bölgesi Başkanı’nın askeri danışmanı Babekir Zebari de Türkiye’nin Şengal ve Kandil bölgelerinde Gare’dekine benzer operasyonlar yapabileceğini söyledi.

Türkiye’nin hedefe koyduğu YBŞ Irak vatandaşı Ezidilerden oluşuyor. YBŞ, İD ile savaş sırasında Irak hükümetinden maaş almış ve Haşd el Şaabi ile koordineli çalışmıştı. Türkiye’nin Şengal’i hedef koyması üzerine PKK bölgeden çekildiğini öne sürmüş, YBŞ savaşçılarının bir kısmı da Haşd el Şaabi bünyesine girmişti. Erbil ile Bağdat arasında 17 Ekim 2020’de imzalanan Şengal anlaşması, bölgede PKK ve Haşd el Şaabi’nin yerini federal güçlerinin almasını hedefliyordu. Ankara’ya göre anlaşma başarılı olamadı.

Kazımi’nin bu anlaşmayı, ABD’nin de teşvikiyle, Türkiye’nin müdahale tehdidini bertaraf edecek bir formül olarak kabul ettiği belirtiliyordu. Ancak Türkiye’nin müdahale ısrarı Şengal’den çıkmak istemeyen Haşd el Şaabi’nin bölgede varlığını daha da güçlendirdi.

Şu anda Haşd el Şaabi’nin Şengal’deki gücü 20 bin ilâ 30 bin arasında veriliyor. Bu gelişme İran destekli grupların ABD’yle hesaplaşma hedefiyle de örtüşüyor. Haşd el Şaabi’nin güçlenmesi, Kürdistan yönetiminin Irak Anayasası’nın 140’ncı maddesine göre referandumla statüsü belirlenmesi gereken tartışmalı bölgeler arasında yer alan Şengal’e dönme şansını da baltalıyor.

2014’ten itibaren İslam Devleti (İD) eliyle korkunç bir felaket yaşayan Ezidilerle ilgili oluşan küresel kamuoyu bu tür bir operasyonun önünde bariyer olarak beliriyor. ABD Başkanı Joe Biden’ın Kürt hassasiyeti ve Ezidilere yakınlık gösteren Papa Francis’in 7 Mart’taki Kürdistan ziyareti dikkate alınırsa olası askeri harekât açısından siyasi ve diplomatik cephenin kolay olmayacağı söylenebilir.

(17 Şubat 2021. Al Monitor)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu