Kadın

HDP milletvekili kadına yönelik şiddetin araştırılmasını istedi

HDP Urfa Milletvekili Ayşe Sürücü, kadına yönelik şiddetin araştırılması için, Meclis’e araştırma önergesi sundu.

Halkların Demokratik Partisi Urfa Milletvekili Ayşe Sürücü, kadına yönelik şiddetin araştırılması için Meclis’e araştırma önergesi sundu. Araştırma önergesi gerekçesinde Türkiye’de kadın katliamı ve şiddetin her geçen gün arttığına dikkat çekilirken, bunun yanında kadına yönelik şiddeti protesto eden kadınların da polis şiddetine maruz kaldığını anımsattı.
“Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre 2018 yılında 403, 2019 yılında 411 ve 2020 yılının ilk ayında ise 18 kadın erkekler tarafından öldürülmüştür” denilen gerekçede şu ifadeler yer aldı:
“25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü dolayısı ile Taksim’de yapılan protestolara ve farklı şehirlerde yapılan Las Tesis danslı protestolarında kadınlara yönelik şiddet ve kötü muamele uygulanarak, toplumsal değişimlere öncülük eden kadınların hak arayışları illegalize edilmek istenmiştir.
Açıklanan rakamlar, basına yansıyan görüntüler ve yetkililerin açıklamalarına baktığımızda kadın cinayetlerini münferit olaylar bağlamında değil, derin toplumsal bir anlayış sorunu olarak görmemiz ve bu temelde çözümleri samimi bir tutumla açığa çıkartmamız gerekmektedir.
Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin toplumsal hafızada bıraktığı iz sadece dramatik bir iz değildir, aynı zamanda ceza indirimleri ve adalet duygusunu sarsan kararlar ile katil adına gelecek kaygısı yaşayan mahkeme heyetlerinin eril tutumu da kamuoyu algısında derin bir yer edinmektedir. Bu durumda Türkiye’de kadına yönelik şiddetin, devletin topluma politik öğretisi haline gelmiş olduğunu gözlemlemekteyiz” denildi.
HDP vekili soru önergesine şu şekilde devam etti;
*6284 sayılı kanunun varlığına rağmen uygulanmadığı göz önüne alındığında İçişleri Bakanlığı’nın ve Adalet Bakanlığı’nın kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerini önlemeye yönelik yayımlanan genelgelerini oldukça teknik ve altı doldurulmayan bir adıma olduğu ve sadece fiziksel açıdan müdahale etmeye yönelik perspektifin eksik ve sadece iktidarın toplumdaki denetleme gücünü büyütmesi olarak görmekteyiz.
*Yine geçtiğimiz yıl, Türkiye’nin de imzacıları arasında olduğu İstanbul Sözleşmesinin gereği olarak Milli eğitim Bakanlığı’nın 2019-2020 Eğitim-Öğretim Yılı Hedef Listesi’nde bulunan ’Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’ kavramının tarikatların açıklamalarının hemen ardından kaldırılması, ismi taciz ve tecavüzlerle geçen vakıfların okullarda ahlak seminerleri verdiği, kadına kamusal alanda yaşam bırakmayan ve kadın bakanlığını ortadan kaldıran mevcut iktidarın bu adımları siyasal İslam handikabını oluşturmaya yönelik yapılan toplum mühendisliğidir.
*Bu bağlamda, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerini önlemeye dair İstanbul Sözleşmesine karşı daha samimi bir tutum almak, toplumsal cinsiyet eşitliği kapsamında bir bütünen iç hukukta ve uluslararası sözleşmelerde konuya dair mevcut düzenlemelerini etkin bir şekilde hayata geçirilmesi ve TBMM’nin daha aktif bir rol alması amacıyla Araştırma Komisyonun kurulmasını talep ederiz.”
Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu