GüncelMakaleler

GÜNCEL | YNK’ye Müdahale Edilirken…

"Yine TC'nin Kürdistan'ı işgaline karşı PDK'nin işbirlikçi bir politika izlemesi, YNK'nin ise sessiz kalması Kürt halkı tarafından görülmekte ve bu durum halkın PDK ve YNK'den daha fazla uzaklaşmasını beraberinde getirmektedir"

Ortadoğu ve Kürdistan coğrafyasında her geçen hafta yeni gelişmeler olanca hızıyla çelişkilerin derinleşmesi ekseninde gelişirken, coğrafyaya esastan müdahale edemeyecek ancak belli etkileri olan hareketlere yönelik de müdahalelerin olduğu gerçekliği ile karşı karşıyayız.

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde (IKBY) en temel aktörlerden olan Kürdistan Demokrat Partisi (Partiya Demokrata Kurdistan-PDK) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (Yekitiya Niştimani ya Kurdistane-YNK) örgütlenmelerine yönelik müdahalelere buna örnektir.

Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) içinde yaşanan gelişmeleri incelediğimizde durum daha net anlaşılacaktır. Önceki hafta eşbaşkanlardan Lahur Şeyh Cengi, sessiz bir darbe/müdahale ile (bu Parti müdahalesi olarak lanse edildi) görevinden azledildi. Yetkileri bir diğer eşbaşkan olan Bafıl Talabani’ye devredildi. Karar, YNK Politbüro tarafından, Yüksek Siyasi Meclisi’ne sunularak onaylatıldı.

Uzun zamandır süren iç tartışmaların elbette tarihsel, ailesel, konjöktürel vb. arka planı var. Celal Talabani’den boşalan mevkiye uzun dönemdir YNK’den uzakta yaşayan Lahur Şex Cengi’nin seçilmesi gerek YNK içinde gerekse de bölge iktidarları açısından dikkat çekiciydi. YNK, Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi’ne kısmen daha yakın duran bir pozisyondaydı. Ancak içte yaşadıkları bu değişimlerin bu pozisyonlarını etkileyip etkilemeyeceğini zaman gösterecektir.

İç çalkantıların bir yönelime işaret ettiğini, bölgede ana aktörlerin yani emperyalist güçlerin bu çelişkileri nasıl ele alındığını incelemek gerekir.

Lahur Şex Cengi’nin Eşbaşkanlık dahil tüm görevlerinden alınması neyi ifade eder? Kürdistan’da sürdürülen özgürlükçü-işbirlikçi çizgilerden hangisini güçlendirdiğine bakmak gerekir. Böylesi adımların kime yaradığını, yakın geçmiş süreç incelenerek daha net açığa çıkacaktır.

Özellikle belirtmek gerekir ki, Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi’nden farklı olarak PDK ve YNK’nin aşiret ve feodal bağlar temelinde ulusal mücadeleyi örgütledikleri, bu yönleri ile işbirlikçi konuma düştükleri tarihsel bir gerçekliktir. Günümüzde PDK, elinde bulundurduğu iktidar ve emperyalist güçlerce girilen ilişkiler vesilesiyle bu işbirlikçi konumdan daha fazla “yararlanmaktadır”. Dolayısıyla her iki güç daha fazla dış müdahalelere açık, emperyalist güçlerin yönlendirmelerine maruz kalmaktadırlar.

Son yapılan değişmelerin, iç hesaplaşmaların yanı sıra dış emperyalist ve işbirlikçi bölge devletlerinin müdahalelerinin olduğunu unutmamak gerekir. Özellikle TC, İran ve ABD’nin her iki Kürt oluşumu ile yakından ilgilendiği bilinmektedir. Tarihsel açıdan bakıldığında İran, YNK ile en fazla ilişkide olmuş bölge devletidir. Bunda coğrafik konumun yanı sıra, tarihsel olarak YNK’nin PDK ayrışımında ilk sığındığı ülkelerden biri olması ve ilişkilerin bu temelde gelişmesinin önemli payı bulunmaktadır. Gerek Irak gerekse de İran birbirleri ile giriştikleri mücadelede birisi PDK’ye yakın durmaya çalışırken diğeri mutlaka YNK ile ilişki geliştirmiş ve bu yapıları koz olarak kullanmak istemişlerdir.

Celal Talabani’nin oğulları Kubat ve Bafıl’ın PDK ile ilişkileri oldukça iyi. Buna karşı 21 Aralık 2019’da YNK’ye “Genel Sekreter” seçilen ancak eşbaşkanlık ile koltuğu kuzeni Bafıl ile paylaşmak zorunda kalan Lahur’un ise görünürde Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi ile oldukça iyi ilişkiler geliştirmesi, PDK başta olmak üzere TC devleti ve bölge gerici devletlerini rahatsız eden bir durumdu. Kongrede daha fazla oy alan Lahur ile Bafıl arasında yaşanan “sessiz” iktidar kavgası, esasen PDK veya PKK ile olan ilişkiler arasında bir yol ayrımı gibi de okunabilir. Ancak burada durumun siyah ya da beyaz olarak okunmaması gerekir.

Her ne kadar Barzani ailesi ile iyi ilişkiler geliştirilse de aynı kanatta yer alan ancak PKK ile ilişkileri son derece gelişkin olan eski simalar da varlığını koruyor. Bu açıdan PKK, YNK içindeki sorunların bir an önce çözülmesi çağrısında bulunurken Talabani ailesinde ise eğilim bu süreçte YNK’de Başkanlık koltuğunu kaptırmama üzerinden gelişmektedir. ABD, İran ve TC’nin dışardan müdahaleleri ile YNK önderliği Talabani ailesinin eline tekrar teslim edilmiş görünmektedir. PDK ve TC buradan daha yakın ilişkilenme konusunda “ümitlenecektir”.

Diğer yandan ise İran, Qasım Süleymani döneminde YNK ile yakalanan ilişkilenme düzeyini tekrar elde etme gayretinde olacaktır. YNK’yi kendi politik çıkarları doğrultusunda etkileme ve yönlendirme gayretinde daha fazla adım atmaktadır. Buna karşı ABD ve özellikle TC, tüm araçları kullanarak YNK’nin PKK ile olan diyaloğunu kırma çabasını gütmektedir. Bu amaçla Bafıl iktidarı sürecinde daha motive adımlar atacak, Süleymaniye’de daha girişken bir politika güdecektir.

Yetkilerin Bafıl Talabani’ye devredilmesinden sonra fazla gecikmeden Lahur’un kardeşleri hakkında “bir vatandaşın şikayeti” üzerine yakalama kararı çıkarıldı. İstihbarat ve Terörle Mücadele kurumlarının başkanları, Bafıl’a tüm yetkiler verildikten sonra fazla zaman kaybedilmeden değiştirilmiş ve Lahur’un kardeşleri etkisiz kılınmıştı.

 

YNK İçinde İktidar Dalaşı Sürecektir

TC’nin YNK’ye yönelik icraatının başında istihbarat faaliyetleri geliyor. Rebaz Gerdi’nin, MİT tarafından kaçırılarak Lahur hakkında bilgi istemesi, sonraki adımlara yönelik bir işaret. Gerdi, PDK’nin istihbarat örgütü olan Parastinin eski elemanı. Her ne kadar “direndiğini” ifade etse de MİT’in YNK’ye yönelik çabaları, YNK içerisinde “yurtsever” damarı daha güçlü kesimleri saf dışı bırakma gayretinde olduğu açıktır. PKK’den ve İran’dan daha fazla uzaklaşan bir YNK için MİT tüm gücünü seferber etmektedir. Buna zaten var olan ve YNK bölgesi içinde daha fazla askeri operasyonlar düzenleme adımları eklenecektir.

Irak Kürdistanı ya da Kürdistan Bölgesel Yönetimi, statü bakımından özerk ve federatif yapıya sahip iken dış politikada Irak’a bağlıdır. Kağıt üzerinde Süleymaniye ve Erbil, Bölgesel Yönetime bağlı ancak gerçekte ise fiili olarak iki yönetim söz konusu. Ulusal birliğin sağlanmadığı Kürdistan’ın bu parçasında Süleymaniye YNK güçlerince, Erbil ise PDK güçlerince kontrol edilmektedir. Her iki partinin silahlı güçleri kendi bölgelerinde güvenlik ve asayişi sağlamaktadır. YNK, Lahur’un eşbaşkanlığına son verirken silahlı gücünü devreye sokmuştur. Lahur’un yetki sınırları dahilinde olan tüm kurumsal ve kamusal organlar, silahlı güçlerce basılarak “değişim” gerçekleştirilmiş oldu.

Bu, Bölgesel Yönetim’in yaşadığı en önemli sıkıntıların başında geliyor. Feodal karakterin yoğun olduğu Kürdistan Bölgesi’nde bir değişim ancak bu şekilde olabilirdi. YNK’ye bağlı silahlı güçler iktidar kavgasında Bafıl ve ailesinden yana saf tutmuş olduğu açığa çıkmıştır. Kitle içinde popülerite sahibi olan Lahur’a bunun yeterli olmadığı, acı bir ders ile anlatılmış oldu.

YNK içinde iktidar dalaşı bitmeyecektir. Bunun farkında olan tüm güçler, bu çekişmeleri kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak için ellerinden geleni yapacaklardır. YNK yönetimi ve yetkisizleştirilen Lahur bunun farkında olduklarından kaynaklı, geleceğe hazırlığın şimdiden başladığını görmek gerekir.

YNK’de olabilecek değişimlerin, İran’ın TC’nin veya ABD’nin bölge siyasetini ve yönelimini yakından ilgilendirdiğini görmek gerekir. ABD, TC’ye daha yakın duran bir PDK-YNK önderliğini tercih edecek, Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi’nin ise bu anlamda yalnızlaştırılması için çabalayacaktır.

Tüm bunlar yaşanırken IKBY halkının uzun zamandır ekonomik sıkıntılar yaşadığı, yapılan protestolardan bilinmektedir. Özellikle Barzani bölgesinde halk defalarca sokaklara çıkarak maaşların ödenmesi için taleplerini haykırmıştı. Aynı durum YNK bölgesi içinde geçerlidir. Halk petrol bölgesinde, günde milyon varile varacak kadar satışlar olmasına rağmen maaşların ödenmemesinin nedenlerini görmekte, bir aile ve dar çevresinin giderek palazlandığını, halkın ise giderek yoksullaştığını daha fazla hissetmektedir. Yolsuzluğun ve hırsızlığın giderek daha fazla arttığı halk tarafından görülmektedir.

Yine TC’nin Kürdistan’ı işgaline karşı PDK’nin işbirlikçi bir politika izlemesi, YNK’nin ise sessiz kalması Kürt halkı tarafından görülmekte ve bu durum halkın PDK ve YNK’den daha fazla uzaklaşmasını beraberinde getirmektedir.

PDK, Medya Savunma Alanları’na yönelik saldırıda açıktan faşist TC’nin yanında durduğunun ilanını yapmıştır. Kürdistan’ın parça parça işgaline onay vermiş, yurtsever Kürdün yüreğinde onanmaz yaralar açmıştır. Bu mesele dahil birçok meselede daha farklı ve yurtsever bir çizgiye yakın duruş sergileyen YNK’ye ise emperyalist ve bölge gerici-faşist devletler tarafından müdahale edilmekte, iç çelişkiler kızıştırılarak daha üst seviyeden işbirlikçilik dayatılmaktadır. YNK, buna müsait olmasına rağmen buna karşı direnen kesimleri ile de siyasetine yön vermeye çalışmaktadır. Ancak emperyalizme ve onun yerli uşaklarına açıktan tavır alamayan hangi parti olursa olsun, günü geldiğinde onların dümen suyundan ilerlemeleri kaçınılmaz olacaktır.

 

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu