Dünya

RÖPORTAJ | Serhat Lezgin: “Temel hedefimiz önderliğimizin özgürlüğü”

Yunanistan Demokratik Kültür Merkezi’nin temsilcisi Serhat Lezgin ile Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasına dönük başlayan kampanya süreci ve HDP Colemerg Milletvekili ve DTK Eşgenel Başkanı Leyla Güven’in açlık grevinin ardından kendilerinin de Atina’da başlattığı açlık grevlerine dair röportaj yaptık

Atina: Yunanistan Demokratik Kültür Merkezi’nin temsilcisi Serhat Lezgin ile Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasına dönük başlayan kampanya süreci ve HDP Colemerg Milletvekili ve DTK Eşgenel Başkanı Leyla Güven’in açlık grevinin ardından kendilerinin de Atina’da başlattığı açlık grevlerine dair röportaj yaptık.

– Uzun bir süredir Öcalan üzerindeki tecrit politikalarına dair bir kampanya süreciniz var. Hem Avrupa’da hem de Türkiye’de ciddi bir eylemlilik sürecine gidildi. Ve bugün açlık grevleriyle devam etmektedir. Açlık grevlerinin örgütlenme sürecinden bahsedebilir misiniz?

Serhat Lezgin: Önderliğimizin esareti, 20. yılını doldurdu. Ve son üç yıldır da kendisinden hiç haber alamıyoruz. Yani artık biz Kürtler için bu durum kabul edilemezdir. “Bıçağın kemiğe dayandığı nokta” diyebiliriz. Bu nedenle genel hareket olarak; Önderliğin esaretinin 20. yılında, PKK’nin 41. kuruluş yılında bütün alanlardaki çalışmalarımız; önderliğimizin özgürlüğüne ve üzerindeki tecridin kırılmasına dönük olacak. Bütün alanlarımızın ortak iradesiyle bu süreci örmeye başladık. Amacımız Aralık ayında açlık grevlerine başlamaktı. Fakat Leyla Güven’in hapishanede başlattığı açlık greviyle süreç biraz daha hızlandı. Ve şu anda hapishanelerden metropollere, Avrupa’ya… yani her alanımızda açlık grevleri sürüyor.

“Temel hedefimiz önderliğimizin özgürlüğü”

– Yunanistan’da kampanya sürecini nasıl örgütlediniz? Ve bundan sonra nasıl devam edecek?

Yunanistan ayağını da diğer alanlarımıza paralel bir şekilde örgütledik. İlk etapta dostlarımızı bilgilendirdik. Devamında önderliğimizin durumuna ilişki bir dosya hazırlayarak; Yunanistan parlamentosuna ve çeşitli sol-sosyalist partilere sunduk. Devamında kurduğumuz stantlar ve Lavrion’dan Atina’ya üç gün süren bir yürüyüş örgütledik. Süreç şimdi açlık greviyle devam etmektedir. Burada da dönüşümlü açlık grevimiz 25 kişilik gruplar halinde üçer gün sürmektedir. 21 Aralık’ta açlık grevi bitecek. Fakat eylemliklerimiz farklı şekillerde devam edecek. Önderliğin tecridi kırılana kadar devam etmeyi düşünüyoruz. Yani 2019 yılını önderliğin özgürlük yılı olarak ilan ettik ve bunun için ne gerekiyorsa onu yapacağız. Temel hedefimiz önderliğimizin özgürlüğüdür.

Şu anda açlık grevi devam ediyor. Dönüşümlü devam eden açlık grevimiz önümüzdeki dönem süresiz açlık grevini dönüşecek. Süresiz açlık grevimiz özelde Avrupa’da başlayacak. Strasburg başlangıç noktası olacak ve her yere yayılacak. Tabi bu açlık grevinin etrafında farklı eylemler de gelişecek. Biz de Yunanistan ayağını buna göre şekillendiriyoruz ve örgütlüyoruz. Şu anki açlık grevimiz bittikten sonra bir sonraki aşama için de eylemler geliştireceğiz.

“Yunanistan kamuoyunda büyük bir destek var”

– Türkiye’de kamuoyu oluşturmak önemli olduğu kadar; uluslararası alanda da bir kamuoyu oluşturmak önemli bir noktada durmaktadır. Bu kampanyanın Yunanistan kamuoyunda yankısı nasıl oldu? Yunanistan halkı ve devletinden nasıl bir cevap aldınız?

Biz eylemlikler geliştirirken ya da diplomasi oluştururken; halkı esas alıyoruz. Eylem amacımız uluslararası anlamda halkları bilgilendirmek ve bir duyarlılık oluşturmaktır. Yunanistan kamuoyu da, halkı da bu konuda gerçekten önemli bir duyarlılık içerisinde. Bu kurumlara da yansıyor. Yunanistan hükümeti de oluşan kamuoyuna göre bir tavır gösteriyor. Fakat devletlerin ortak çıkarları, uluslararası ilişkileri var. Bu yüzden Yunanistan devletinin açık bir desteğini göremedik. Ama ret de etmiyorlar. Sunduğumuz dosyaların önemini ve ciddiyetini belirtiyorlar. En azından kendi parlamentolarında bir gündem oluşabiliyor. Avrupa parlamentosu vb. kurumlar da takip edeceklerini, dile getireceklerini belirtiyorlar. Ama açıkçası yeterli destek görmüyoruz. Fakat Yunanistan kamuoyunda büyük bir destek var. Bunu nereden anlıyoruz? Ziyaret ettiğimiz kurumların, sivil toplum örgütlerinin ya da stantlarımızı, çadırlarımız ziyarete gelen insanların ilgisinden ve yoğunluğundan anlıyoruz. Ya da medyanın, bizim taleplerimize dair röportaj yapmak istemesi de Yunanistan kamuoyunun ilgisini göstermektedir.

“Çürüyen sistem son demlerini yaşarken daha çok birlik olmamız gerek”

 – Özgür Gelecek gazetesi olarak röportaj için çok teşekkür ediyoruz. Gazetemiz aracılığıyla başka söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Ben de röportaj için gazetenize çok teşekkür ederim. Türkiye kamuoyuna da çağrıda bulunmak istiyorum. Çürüyen bu sistemin son demlerini yaşadığı bu dönem de daha çok birlik olmamız gerekiyor. Faşizmi aşmamızın en önemli yolu birlikte hareket etmektir. Ortak mücadeleyi yükseltmektir. Yani güçlerimizi birleştirerek faşizme cevap olabiliriz.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu