Güncel

KAYPAKKAYA YOLDAŞIN BİZE ÇAĞRISI VAR!

Kaypakkaya yoldaşı gökyüzündeki müstesna yerine uğurlayalı tam 38 yıl oldu. Yine bir Mayıs ayında, faşist cellatlar onu aramızdan koparıp aldı. Kısacık yaşamına sığdırdıkları kadar ölümü kucaklarken de büyük bir mirası ardıllarına bıraktı. O, 90 günlük direnişiyle Türkiye devrimci hareketi içinde “Ser verip sır vermeyen komünist önder” olarak onurlu yerini aldı. Kaypakkaya, güneşle buluştuğu andan günümüze bu duruşu ile devrimciler, komünistler için ilham kaynağıdır.

Kaypakkaya’yı parçalayıp katletmiş olsalar da, cellatların ondan duyduğu korku hiç bitmedi. Düşman karşısındaki net tavrı onları zaten çılgına çevirmişti. Ne ki bununda ötesinde esas kabusları, yaşamında somutladığı komünist fikirlerinin, ülkemiz toprakları ile buluşması oldu. Tohum bir kere toprağa düşmüştü! Düzenin efendileri, kuşkusuz ilk defa işkencehanelerde böylesi bir bozguna uğramıyordu. Ne var ki Kaypakkaya’nın farkı, sahip olduğu ideolojik formasyonun; baş eğmez, uzlaşmaz bir ruha sahip olmasıydı. O, ustaların iyi bir öğrencisi olmayı başararak komünist idealleri coğrafyamızın gerçekliği ile buluşturabilmeyi başarmıştı. Korkulan buydu!

İbrahim yoldaş bunu nasıl başarmıştı? Kaypakkaya’nın, TİP’le başlayan Milli Demokratik Devrim teziyle süren sonrasında TİİKP ile devam eden ve nihayetinde komünist öncü ile zirveye ulaşan siyasal serüveni bu sorunun yanıtı için zengin bir bilgi kaynağıdır. Gerçeğe ulaşma arzusunun körüklediği; araştırma, öğrenme tutkusu yaşamına damgasını vuran en temel özelliklerden biri olarak öne çıkmaktadır. İbrahim yoldaş, hiçbir zaman edindikleri ile yetinmemiş her zaman daha fazlasının peşine düşmüştür. Bunun sonucudur ki düzeni en küçük hücresine kadar mercek altına alabilmiş ve ona karakterini veren temel kodu bulmayı başarmıştır. Bitip tükenmeyen bir öğrenme arzusunun sonucunda resmi ideoloji ve onun devrimci, ilerici saflardaki her türlü görüngüsü ile hesaplaşabilmiştir.

Dahası bu hesaplaşmayı bir kopuşa taşımayı bilmiş, buradan damıttığı sentezle bizi bugüne taşıyacak komünist güzergâhın koordinatlarını çizmiştir. Onu hedefe ulaştıran ise öğrendiği her bilgiyi yaşamın acımasız gerçekliğinde test etmesi olmuştur. O, gerçeğe ulaşma adına çıktığı bu yolculuğun her santimetrekaresini;  ezilen milyonların, emekçi yığınlarının kahrolası sömürü ve zulümden bir an önce kurtarılması hedefi ile atmıştır. Bir devrimci için temel kıstasının pratik olduğu gerçeği onun pusulası olmuştur. ’71 silahlı devrimci çıkışına önderlik eden devrimcilerin bu ortak özelliği Kaypakkaya’da komünist ideolojinin can suyu ile yoğrulmuştur. İbrahim yoldaş, teori ve pratik arasındaki bütünlüğe-tutarlılığa büyük özen göstermiştir. Şafak revizyonistleri ile yürüttüğü ideolojik savaşımın en önemli çıkış noktalarından birini de bu tutarlılık oluşturmuştur. Kaypakkaya, dile getirilmekten dahi korkulan birçok sorunu bu yaklaşımın bir sonucu olarak çekinmeden masaya yatırmış ve çözüme ilişkin somut adımlar atmıştır.

Bunun en görünür olduğu alanlardan biri Kürt ulusal sorunudur. “Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkı”nı teslim ederek, vakit kaybetmeden pratiğe yönelmiştir. T. Kürdistanı İbrahim yoldaşın ilk yöneldiği alanlar olmuştur. Kürt halkının acılarını yüreğinde hisseden önder yoldaş, onların bir dert ortağı ve çözüm adresi olmak hedefi ile dağları mesken tutmuş, ovaları arşınlamıştır. Bu duruşu, 38 yıl öteden önümüzü aydınlatan, ufkumuzu genişleten bir mirastır. Kürt ulusu aradan geçen süre içinde, ödediği büyük bedellerle özgüvenini kazanmış, düşmanın maskesini indirmiş ve bir direniş geleneği yaratmıştır.

Bugün, “Sivil İtaatsizlik eylemleri”  kapsamında sokağa çıkan Kürt halkının talepleri; baskı, şiddet ve büyük bir vahşetle yok sayılmaya çalışılmaktadır. Kürt halkı; her gün dağ bakışlı evlatlarını kaybetmektedir. Kaypakkaya yoldaşın bize devrettiği mirasın gereği, gözlerimizin önünde yaşanan bu acıları yüreğimizin en derininde hissetmek ve adımlarımızı hızlandırmaktır. Önder yoldaşımız böyle yapmıştır. İbrahim yoldaştan bugüne faşizmin, Kürt ulusuna yönelik politikası öz olarak değişmemiştir; imha, inkar ve asimilasyon! Kaypakkaya yoldaş bu politikanın şifresini herkesten önce çözen ve bunun gereklerini yerine getirmek için harekete geçen olmuştur. YSK’nın son kararı ile faşist diktatörlük Kürt ulusuna siyaset kapılarını kapatmayı amaçlamıştır.

12 Haziran seçimlerinde Kürt halkından yana tavır aldığımız bu süreçte, Kaypakkaya yoldaş bize sürece, daha güçlü müdahaleler yapma çağrısında bulunmaktadır. İbrahim yoldaş, her birimizden; Kürt halkı ile daha fazla sokağa çıkma, siyaset hakkını daha gür sesle savunma, gerillanın sesine daha fazla kulak vermemizi istemektedir!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu