EmekGüncelKadın

TMMOB’da kadınlar TİS sürecini anlattı: Regl izin alındı, mobbinge karşı mücadele artık toplu sözleşmede

TMMOB’a bağlı Mimar Mühendisleri Odası Genel Merkezi’nin bir süredir tıkanma halinde olan toplu sözleşme görüşmeleri sonuçlandı.

8 Kasım 2021 tarihinden bu yana TMMOB’a bağlı Mimar Mühendisleri Odası Genel Merkezi ve Tez Koop-İş Sendikası Genel Merkezi arasında yürütülen TİS görüşmelerinde tıkanma yaşanmıştı. Mimerlar Odası (MO) yönetiminin, oda çalışanlarıyla birlikte hazırlanan sözleşmeyi kabul etmemek yönündeki ısrarı nedeniyle, çalışanlar grev kararı almıştı. Tüm şubelerde 11 Nisan günü itibariyle greve çıkmaya hazırlanan MO çalışanları, 7 Nisan günü, sendika ve oda yönetiminin uzlaşı sağladığını ve anlaşma tutanağının imzalandığı duyurusunu yaptı. Yaklaşık altı aydır süren görüşmelerde, sözleşmedeki hangi maddelerin ne tür tartışmalara konu olduğunu ve kazanımların neler olduğunu öğrenmek için MO iş yeri temsilcisiyle görüştük. Kadın temsilci mimar, süreci anlatırken, karşılaştıkları engelleri aşmak için mücadeleyi tek bir sözleşmeyle sınırlandırmadıklarının bilinmesini istiyor.

Kadın İşçi de, TİS’in tıkanmasının ardından greve çıkan kadın emekçiler ile söyleşi gerçekleştirdi.

“Zaten 8 Martta izin veriyoruz dediler”

Yaklaşık altı aydır süren görüşmelerde hangi maddelerde, neden uzlaşma sağlanamamıştı?

Yönetime ilk sunduğumuz sözleşmede idari ve ücretle ilgili maddeler vardı. İlk kabul ettikleri MO’nun kendini doğrudan bağlamayan maddeler oldu. Banka promosyonu gibi maddeler. Onun dışındaki maddelerin hiçbiri kabul edilmedi. Kadınlar için 8 Mart’ın ücretli izin günü olmasını istemiştik. Farklı farklı birimlerde “zaten 8 Mart’a gitmeleri için kadınlara izin veriyoruz, niye tatil ilan edelim ki” gibi söylemleri duyduk. Bir günlük regl izni istemiştik onu da kabul etmemişlerdi. Şubelerin, çalışanlarına verdikleri haklar şubeler arasında farklılıklar gösteriyor. Yemek yardımı yaygın olan bir uygulamaydı. Şubelerin bazılarında yemek verilmiyordu. Yol yardımı genel olarak yoktu zaten. Bunların standarta bağlanması için bir madde eklemiştik. Yol, yemek, giyim, yakacak, çocuk yardımı verilmesi maddeleri vardı. Bunların hiçbiri kabul edilmedi. İşyerinde mobbingin önlenmesine yönelik bir madde vardı. Bir düzenleme yapılmasını istemiştik. “İş Kanunu’nda yeri yok bunun biz niye koyalım sözleşmeye” gibi bir şey söyleyip reddettiler. Pandemi şartlarında çalışırken, mesela İstanbul Şube çalışanlarına maske veriyor. Bunun dışındaki şubeler, genel merkez de dahil olmak üzere çalışanlarına maske vermiyordu. İş güvenliği kapsamında bununla ilgili standartlar oluşturmak için bir madde ekledik sözleşmeye. Dezenfektan ve maske gibi şeyler vardı. Bunu da kabul etmediler. Sunduğumuz ilk sözleşmede genel olarak bunlar vardı. Ücretlerle ilgili taleplerimiz de kabul edilmediği gibi ilk dönemi yüzde sıfır zamla kapatalım gibi bir öneri çıkarıldı karşımıza. Şunu da belirteyim. Merkez Yönetim Kurulu, kendi içerisinde bir ayırım yaşadı tüm bu süreç boyunca. Başından beri ılımlı yaklaşan 2 MYK üyesi vardı. Bazıları söz söylemezken bazıları da yekten karşısında durdu. “Kesinlikle kabul edilemez, adaletsizliği daha fazla artırır” gibi yaklaştılar ücret maddelerine.

“Benzer işleri yapanlar ayrı ücret alıyordu”

Adaletsizliği artırır dedikleri şey neydi?

Ücretle ilgili maddelerde yaptılar bu yorumu. En başından beri direngen bir şekilde karşı çıkan MYK üyeleri belirledi ne yazık ki son aşamaya gelene dek. Farklı şubeler ücretler konusunda farklı farklı uygulamalara gitmişlerdi bugüne değin. Benzer işleri yapan, benzer birimlerde çalışanlar arasında bir denge yoktu. Ya da uzunca bir süredir odada çalışıyor ama ücreti hep asgari ücret düzeyinde kalmış.-Mimarlar için odanın belirlediği asgari ücret uygulaması var. Mimar olmayanlardan devletin belirlediği asgari ücreti alanlar var.-Kıdem göz önünde bulundurulmamış, herhangi bir iyileştirme ve düzeltilme yapılmamış kişilerin maaşında. Hep öyle kalmış. Genel ortalama asgari ücret düzeyinde. Bununla ilgili olarak da bahsettiğim MYK üyeleri hep şunu savundular. “Sizin söylediğiniz zam oranlarını kabul edersek, aradaki ücret dengesizliğini, farklılığını artırır.” Bunu bir bahane olarak öne sürüyorlardı gerçi. Görüşmelerin arabulucuya taşındığı süreçte de uyuşmazlıkla sonuçlandığında, kendileri-bugüne kadar yapmadıkları bir şeydi-örgütün genelinde geçerli olmak üzere bir katsayı çalışması yapmak istiyoruz dediler. Ve bu bahsettiğim kişiler tarafından, uyduruk olarak 10 gün içerisinde yalan yanlış bilgilerle hazırlanmış tablolar önümüze getirdiler. Ocak ayının maaşını almıştık zaten. Şubat ve Mart ayı maaşlarımızı o tablo üzerinden almış olduk. Sürecin sonunda da kendi uyduruk tablolarını sözleşmeye dahil etmek istediler. Biz kabul etmedik. Bizim belirlediğimiz kademeli ücret artışı şeklinde oldu sözleşmemiz.

Odada çalışan kadınlar cinsiyetçi davranışlara maruz kalıyor mu?

Kendimden bir gözlemi anlatayım. Mimarım. Oda yönetiminde bulunan akademisyen, çeşitli fikirlere sahip kadın ya da erkek yöneticiler var. Sadece genel merkez için söylemiyorum. Şubelerde de aynı şekilde. Muhatap olduğumuz insanların, kadın çalışan olarak benimle muhattabiyeti, yaptığım işe duyduğu saygı, yaptığımız işi olumlayışı… burada, sahip olduğu mertebeyi ve cinsiyet avantajını kullanarak ne şekilde değerlendirdiği görünüyor. Her birimde karşılaşmak mümkün. Erkek yönetici, akademisyen, profesör hatta, Türkiye’nin önemli üniversitelerinde çalışan bir insan, onlarla konuşurken dinlenmediğimi, küçümsendiğimi çok net sezebiliyorum. Hayatın her alanında kadın olmak meselesi ve karşılaştığım cinsiyetçi bakışın yok edilmesi için sizlerin harcadığı emek çok kıymetli.

Kadınların çalışanların hangi talepleri yer aldı sözleşmede? Kazandığınız talepler daha önceki sözleşmelerde de var mıydı?

Resmi olarak regl izni yoktu. Şunu yapıyorlardı. Mesela “ben kendimi iyi hissetmiyorum eve gidebilir miyim” dediğimizde, mazeret izni olacak şekilde anlayışla karşılayan şubeler belki vardır. Ama uygulama olarak bir günlük resmi izin hakkınız vardır gibi bir uygulama yoktu.

“Mesai saatleri içinde çalışmak istiyorduk”

Sözleşmeye mobbing ile ilgili bir madde de eklettiniz. Mobbingi nasıl uyguluyorlar MO’da?

Yönetimler iki yılda bir yapılan seçimlerde değişiyor. Mevcut yönetim birkaç dönem kalıp görevini sürdürebiliyor. Aslında yönetime seçilen insanlarla çalışanlar arasında büyük bir kopukluk var. Kimi şubelerde şu noktaya varmış durumda. Kişisel olarak, yönetimde bulunan insanların işini yapma, ya da atıyorum bir önceki yönetim zamanında bir arkadaşımız işe girmiş. Sonra yönetim değişmiş. Geçmiş dönemde işe girmiş arkadaşlara kötü gözle bakma. Kötü gözle bakma derken bir yandaşlık kültüründen bahsediyorum. Bu tip yaklaşımlar sergileyen yönetimler var. Hatta bu konuyla ilgili olarak, bir arkadaşımız İzmir’de işten çıkarıldı. Çok çirkin bir muameleye maruz bırakılarak Kod 29 ile işten çıkarılmıştı. Çıkarıldıktan sonra bile hakkında tutanaklar tutuldu. Davalık oldu. Bununla birlikte, her birimizin çalıştığı birimler var ama görev tanımı anlamında geçişken bir işimiz vardı. Mesela ben mimarım, evrak kaydı benim işim değil ama bunu da yapabilirim. Başka bir iş gelir onu da yapabilirim. Çalışma ortamı anlamında bir geçişkenlik var. Özveriyle yapıyoruz ama mesela hafta sonu, özellikle Pandemi’de online olarak yapılan etkinlikler, içerikler çok arttı. Bu, mesai anlamında belirsiz bir durum ortaya koyuyordu. Akşam ve hafta sonu toplantıları, etkinlikleri yapılıyordu. Biz bunu yapmak istemediğimizi söylüyorduk. Yönetime “siz gönüllü çalışan insanlarsınız bizler de ücretli olarak çalışıyoruz. Burada yaptığımız mesainin karşılığını almadan çalışıyoruz. Mesai saatleri içerisinde çalışmak istiyoruz. Lütfen buna saygı duyun” diyorduk. Kimi yönetim kurulu üyeleri bunu şaşkınlıkla karşılıyordu. “Ne demek MO üyeleri mesai saatleri dışında çalışmak istemiyor. Nasıl olur böyle bir şey?” gibi tepkiler geliştiriyorlardı. Tatil, bayram günlerinde ‘toplantı mı yapılacak hadi yapıyoruz o zaman’ bu tür dayatmalara maruz kaldık. Bütün birimlerde böyle değildi ama sıklıkla karşılaştık. Arkadaşlarla kendi aramızda fikir birliğine varıp direngen davranıyorduk sözleşmeden önce de. Yoksa ipin ucu kaçacak türünden anlaşmalara vardık çalışan arkadaşlarla.

Mücadeleyi muhalif oda çalışanları ile birlikte mi yürüttünüz?

Türkiye çapında 230 küsur çalışanın yüzde 54’ü sendikalıydı sözleşmeden önce. Mimar, muhasebe, büro çalışanı, bilgi-işlem, yayın, arşiv-dokümantasyon gibi farklı birimlerde çalışan arkadaşlarımızın bir araya geldiği bir mücadele sürecimiz oldu.

7 Nisan günü TİS’in imzalanacağına dair anlaşma tutanağı tutuldu. Taleplerinizin önemli bir kısmı kazanılmış oldu mu? Kadınların taleplerini güvenceye alan bir sözleşmeye mi imza atılacak?

Sözleşmemiz iki yıllık imzalandı. Şu şekilde anlaşmaya varıldı. Normalde Eylül 2021 tarihinden itibaren geçerli olacaktı. Karşılıklı uzlaşı ile yetkiyi 1 Ocak 2022’den başlamak üzere iki yıllık olarak belirledik. İlk başta verdiğimiz sözleşmenin kimi haklarından feragat ederek yine karşılıklı uzlaşı ile anlaşmış olduk. 8 Mart ve regl iznimiz kabul edildi. Çocuk yardımı belli bir oranda kabul edildi. Yol, yemek, ikramiye, kıdem yardımı kabul edilmiş oldu. Bu maddelerde bir tık daha üst talebimiz vardı ama kısmak durumunda kaldık. İşyerinde mobbing yapılması yasaktır ibaresini koydurduk sözleşmeye. İşyerinde psikolojik tacizin neden yasak olduğu, tespitine ilişkin belirlemelerin yer aldığı bir madde oldu. İş Güvenliği kapsamında maske ve dezenfektanı kabul ettirdik. En çok tartışmayı kapsamla ilgili yaşamıştık. Bilgi-işlem, muhasebe ve mimar bu sözleşmede kapsam dışı bırakılsın diye bir dayatmada bulundu oda yönetimi, en başından beri. Bir şey kalmıyor zaten geriye. Bu üç meslek grubu zaten MO’nun belkemiği. Bunu kesinlikle kabul etmeyeceğimizi söylemiştik. Son anda anlaşmaya vardı yönetim bu konuyla ilgili. Kapsam dışı değiller. Ücretle ilgili maddelerde düzenleme yapmak zorunda kaldık. Az önce bahsettiğim katsayı tablosunu hazırlayınca oda yönetimi, revize ettik ve o haliyle kabul edilmiş oldu.

Herkesi kapsamaya çalıştık

Sendikanın bu süreçteki tutumu nasıldı? Son dönemde İstanbul 1 No’lu Şube seçimlerinin iptal edilme çalışmaları yürütülüyor mesela? Sizler olumsuz yaklaşımlarla karşılaştınız mı?

Bu süreçte tüm görüşmeleri Tez Koop-İş Genel Merkezi ile yürüttük. Olumsuz bir durumla karşılaşmadık. Tüm bu süreçte bizim yanımızda durdular. Grev kararı alırken de Tez Koop-İş’in daha önce grevle ilgili bir deneyimi yokmuş hatta. Greve çıkacağız gibi duruyor dediğimiz noktada da, ‘bu sizin kararınızdır, her koşulda yanınızda olacağız’ dediler ve oldular da gerçekten. Engellerle karşılaştığımızda, bilgi eksikliğimizde, bunu giderecek şekilde bize iletişim kapılarını sonuna kadar açtılar. Bir sorun yaşamadık. Ama şunu söyleyebilirim. Sendikalarda da birimden birime göre farklılıklar oluşabiliyor. Şubelerdeki yönetim anlayışlarının farklılığından dolayı sorunlar yaşanıyor, okuyoruz. Bu süreçte bize destek olan şubeler de oldu mesela. Genel Merkez ile çatıştığımız bir durum olmadı açıkçası.

Bu sözleşme oda çalışanlarını tatmin etti mi?

Çalışan arkadaşlarımız arasında çok büyük ücret farkları vardı. Aynı işi yapan, aynı kıdeme sahip çalışanlardan birinin maaşı 10 birim iken diğerinin 20 birim gibi farklardan bahsediyorum. Hedeflediğimiz şeylerden biri, altta kalmış ücretlerin en azından ortalama bir değere çekilebilmesiydi. Bir de haksız yere işten çıkarılmalar, en çok tepkiyi bu iki uygulamadan alıyorduk. Ücreti düşük oranların zam oranını daha yüksek tutmaya çalıştık. Herkesi kapsayıcı bir sözleşme ortaya çıkarmaya çalıştık. Bu anlamda içimiz rahat. Bazı konularda daha gelişkin olabilirdi elbette. Ama çok uğraştık, çok çabaladık. O yüzden, bu haliyle sözleşmeden memnunuz diyebilirim. Geçmişten bu yana tırpanlanan bütün hakları bir kalemde, bir sözleşmede eski haline getirmek mümkün değil. Çünkü onyılların birikimi var. Ama ilkler açısından bu sözleşme bizim için fena olmadı. Önümüzdeki dönemlerde daha üzerine koyarak, geliştirerek devam etmek hedefindeyiz. Mücadeleye devam edeceğiz.

Gelenek itibariyle odalar özellikle MO bu ülke tarihinde çok büyük bir öneme sahip. O anlamda, biz bu geleneği sahiplenerek, kültürel, mesleki ve bilimsel anlamda ortaya koyduğu nitelikli işlerle yani fark yaratabilecek ve ileriye taşıyabilecek noktada bizim odalarımız. Ne yazık ki bazı yönetimsel krizlerle, söylediğimiz şeylerin yapılmasının önüne kendi kendine taş koyan bir anlayışla yönetiliyor. Bunun aşılabilmesi için mesleki anlamda birliği, dayanışmayı ve mücadeleyi daha fazla artırmak çok önemli. Değer katabilmek önemli. Meslektaşlarıma da böyle seslenmiş olayım. (Kaynak: Kadın İşçi)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu