Makaleler

NKP-Maoist’in düşündürdükleri

21. yüzyılın başlarında bütün dünyadaki devrimciler gözlerini Nepal’e çevirmeye başlamışlardı. Öyle ki Parachanda’nın önderliğindeki parti, ülkenin kırlarının yüzde 80’ninden fazlasını ele geçirmiş, başkent Katmandu’yu kuşatmaya başlamıştı. Bu süreçten sonra Nepal egemen sınıflarının politika değişikliğine giderek “Parachanda’nın partisiyle” görüşmelere başlamasıyla süreç hepimizin bildiği noktada seyretmeye başladı. Bu süreç aynı zamanda parti içerisinde iki çizgi mücadelesinin de sürdüğü bir süreçti. Bir süre önce öteki çizgi NKP-Maoist’i kurarak ayrı bir örgütlenmeye gitti. Ancak NKP-Maoist de yeni çizginin görüşlerini kamuoyuna bütün yönleriyle açıklamamış durumda. Bunun anlamı nedir? Birleşik Nepal Komünist Partisi (Maoist)’in gidişatından belirli bir rahatsızlığı içeren NKP-Maoist’te söylem ve eylem uyumunu görmek açısından çizginin açıklanması oldukça önemlidir. En nihayetinde kitlelere açık bir şekilde ilan edilen çizgi aynı zamanda kitlelere verilen bir teminat niteliğidir. Elbette böylesi bir teminatla yetinmek mümkün değildir, esas olanın teminat altına alınan çizginin pratikleştirilmesidir. Bu revizyonistleşen partiden komünist unsurların çıkmasının esas noktasıdır. Ancak çizginin bütün yönleriyle açıklanmamasına rağmen belirli izleri görmek de mümkündür. Kiran aynen şöyle diyor: “Ne zaman ki koşullar bizi buna mecbur bırakacak, o zaman biz halk ayaklanmasını ya da halk savaşını başlatacağız”*. Halk ayaklanmasının halk savaşıyla eşitlenmesi bir yana, demokratik halk devriminin gerçekleştirilmesi için devrimin içinden geçtiği aşama nedir? Devrim bütün alanlarda gerilerken, halk yığınlarının mücadelesinin örgütlenmesi ister istemez şiddet içerecektir. Nepalli yoldaşlar halk savaşını başlatmaya mecbur olduklarını kavramıyorlar. Elbette kavram olarak Kiran yoldaş çok doğru bir şekilde, silaha sarılmak da sarılmamak da koşullarla ve halkın çelişkilerini hangi noktada harekete geçirildiğiyle alakalıdır diyor. En azından Nepal devriminin geldiği aşamada bu böyle konulabilir, ancak demokratik devrim tam da silahlara sarılmayı şart koşar, bu noktada Nepal devrimi de içinden geçtiği aşamayı geliştirmek için eninde sonunda silahlı bir mücadele yürütmek zorunda kalacaktır. Hatta NKP-Maoist açısından önemli olan halkın çelişkilerinden yararlanarak Halk Savaşı’nı büyütmektir. Aksi takdirde Nepal devrimi daha da gerilere savrulmuş olacaktır. Ayrıca da zaten benzer bir pratik hatta duran, revizyonistleşen bir partinin varlığı şartlarında ayrım noktaları keskin bir şekilde konulmalıdır. Bu noktada Kiran yoldaşın “Halkın hükümetini, mahkemelerini ve ordusunu yeniden hayata geçirecek misiniz?” sorusuna verdiği cevap oldukça düşündürücüdür. Kiran yoldaş verdiği cevapta bunları “hayata geçirmeyeceklerini” söyleyerek, artık eski tarzın uygun olmadığını vurguluyor. Halkın iktidarının kurulmadığı ve bunu sağlamak için halk ordusunun toplanmadığı şartlarda halk savaşı nasıl verilecektir? Toprak devriminin engellendiği hatta halka dağıtılan topraklara el konulduğu şartlarda yeni demokratik devrim tam da yeniden toprak devrimini hedeflemek zorunda değil midir? Nepal devrimi geldiği aşamada yarı-feodal düzeni tasfiye etmiş midir ki halk hükümetleri, mahkemeleri ve ordusu hayata geçirilmiyor. NKP-Maoist’in nasıl bir hatta evrileceğini kaygılarımızı düşmekle birlikte bekleyip göreceğiz. Ancak yukarıda vurguladığımız noktalar revizyonist partiden kopuşun hangi düzeyde olduğuna dair soru işaretlerini derinleştirmektedir. * “Nepal Komünist Partisi-Maoist’in Başkanı deklare etti!” (Özgür gelecek internet sitesi)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu