Gençlik

“ÇANAKKALE” VE “18 MART” İSMİ ÜZERİNDEN ESTİRİLEN ŞOVENİZM!

Eskimiş ve yok olmanın sınırına dayanmış burjuva ve feodal hakim sınıflar ömürlerini daha fazla uzatabilmek için çeşitli yöntemlere baş vururlar. Bu kimi zaman halk üzerinde azgınca tırmandırılan faşist terördür, kimi zaman kültürel yabancılaşmadır ve kimi zamanda çeşitli milliyet ve inançlardan ezilen halkın birbirlerine düşmanlaştırılması yoluyla girişilen çabalardır.

Faşizm kitleleri yalnızca baskı ve zorla kontrol edemeyeceğini çok iyi bilir bu bilgiye kendi tarihsel tecrübelerinden yola çıkarak varır ve kavrar. Böylelikle şiddetle baskı altında tuttuğu halk kitlelerini birbirine yabancılaştırabilmek için olabildiğince farklı ve yeni metotlar üzerinde yoğunlaşır. Bu kimi durumlarda ve çoğunlukla ahlaki dejenerasyon olabileceği gibi, kimi durumlarda da çeşitli milliyet ve inançlara bağlı halkın birbirine düşmanlaştırılması yoluyla sonuçlandırılmaya çalışılır.

Biz bu yazımızda özellikle ülkemizde faşizmin, Çanakkale kentinde uygulamaya koyduğu “18 Mart” tarihli resmi yalanlarının nasıl uygulandığını ve halk içerisinde nasıl karşılandığını ve buradan doğru ne şekilde Çanakkale ve ülke gündeminin meşgul ettirildiğini aktarmaya çalışacağız.

Çanakkale ili ve bahsedilen savaşları, son yıllarda çokça tartışılan, üzerine filmler, belgeseller çekilen bir konu olma özelliği taşımaktadır! Türk hakim sınıflarının birinci emperyalist paylaşım savaşına alman emperyalizmine uşaklık temelinde katılması ve bu temelde savaşta yer alması sonucunda yaşanan Çanakkale olaylarının günümüzde şovenizmin dayanak noktalarından biri olması şaşırtıcı durmamaktadır! Ve bu konu üzerinden, kendi şovenist ve saldırgan siyasetlerini gizlemenin aracı haline çevirmektedir.

Benzer şekilde de resmi yalanlarla doldurulmuş bir ulus tarihi yazımı açısından bolca malzeme vermektedir. Bu sayede kitlelerin bilinci dumura uğratılıp zehirlenebilir! Hakim sınıflar bunu bilmekte ve kavramakta dolayısıyla ganimeti fırsata çevirmekte pek de acemi davranmamaktadırlar.

Ezilen kitlelerde kendi sınıflarına olan haksızlığın görülmemesi ve sömürünün olabildiğince sesiz ve uzun sürebilmesi için çok planlı ve sinsice uygulanmakta olan şoven duyguların örgütlenmesi adeta faşizmin karakteridir!

Ülkemizde de burjuva feodal sınıflar bunu ustalıkla planlayıp uygulamakta ve bu pisliği kitlelerin bilincinde oturtmaya gayret etmektedir. Bu temelde yazılı ve görsel kitle iletişim araçlarını yaygın bir şekilde kullanırken, bilimsellikle ilgisi olmayan burjuva feodal eğitim sistemi aracılığıyla “bilimsel” bir kılıf hazırlamaktan da geri durmamaktadır.

Son dönemlerde ise ardı ardına çekilen film ve belgesellerle adeta Çanakkale’de bir “efsane” yaratmış “bir Türk’ün dünyaya bedel olduğunu” kanıtlamanın çabasına girerek şovenizmi tırmandırıp, diğer uluslardan çok farklı olduğu ispatın hesabını gütmekte ve yeni saldırganlıkların ideolojik alt yapısını olgunlaştırmaya gayret etmektedir.

“18 Mart” Çanakkale’de nasıl uygulanmakta, hedefleri ve sonuçları ne şekilde olmaktadır?

Çanakkale genel olarak köylü nüfusun yaşadığı ancak bununla birlikte şehir küçük burjuva yaşamının da hakim olduğu bir il olma özelliği göstermektedir. Sosyal ve ekonomik yaşam kır ve şehir küçük burjuva üretimine dayanmaktadır. Bununla birlikte kimi ilçelerinde fabrika üretimi de bulunmaktadır.

Küçük burjuvazinin yaygın olmasından ötürü çeşitli rahatlıkları da kendi kültüründe barındırabilmektedir. Çanakkale de yaşayan nüfus genel

olarak Pomak, Yunan, Arnavut ve Türk milliyet ve uluslarına mensup halkımızdan oluşmaktadır. Kürt coğrafyasında estirilen devlet terörü sayesinde son yıllarda Kürt nüfusu da belirgin bir biçimde artış göstermiştir.

Dinsel açıdan da Çanakkale halkı genel olarak Müslüman ve Alevi dinlerine mensupken, adalarda özellikle geçmiş yıllarda çoğunlukta olan ancak uygulanan baskılar sonucu nüfuslarının önemli bir bölümü göçmüş olsa da Hıristiyan dinine mensup halkımızda yaşamaktadır.

Bununla birlikte ve özellikle, 12 Eylül askeri faşist cuntası öncesi, önemli derecede devrimcilerin örgütlendiği bir geçmişe de sahip olan Çanakkale, son yıllarda devrimci hareketin gerilemesine rağmen doğru temelde bir politika uygulandığı durumda etkisini de gösterebilmektedir.

canakkale-yuruyus-300x200Etnik, dini, ekonomik ve sosyal yaşamda önemli farklılıkların Çanakkale’de bulunması faşizmin Çanakkale’ye olan ilgisini de önemli oranda arttırmayı başarmıştır. Böyle bir bölge, faşizmin halkı yakından tanıyabilmesi ve çeşitli politikalarını ülke geneline yaymadan önce, burada deneyerek gözlem çıkarması açısından önemli yerde durmaktadır.

Ezilen kitlelerin birbirlerine nasıl düşman edilebilecekleri? faşizmin önemli derecede kafa yorduğu meselelerin başında gelir desek abartmış sayılmayız! Bu anlamıyla Çanakkale bölgesi uzun yıllardır faşizm için bir deney bölgesidir! Yapısının çok çeşitli olması devlet açısından tehlike arz ettiğinden Çanakkale’ye özel bir ilgisi bulunmaktadır.

Hal böyle olunca yaşanan Çanakkale savaşı da faşizmin, şovenizmi kışkırtması açısından bulunmuş hazine görüntüsü sergilemektedir. Buradan başlayarak “Çanakkale şehitler kentidir, Çanakkale manevi başkenttir, Çanakkale Türkün yenilmezliğini göstermiştir” benzeri ırkçı ve şoven propagandalarla kendisine etki alanı yaratma gayretine girişmiştir.

Yoğun şekilde yapılan bu propaganda çalışmaları halkın belli bir kesimini de etkisi altına almayı başarmıştır. Sistemin Çanakkale’de hemen her konuyu “18 Mart” yalanlarıyla başlatıp bitirmesi ve yerel halkın bu ideolojik saldırılar karşısında savunmasız oluşu etkiyi arttırmaktadır.

Yine bu yılda “18 Mart” gürültüsü şehrin bir çok noktasında işitilmiştir. Faşizmin kendi saldırganlığını halk kitlelerine ilan ettiği bu gün, savaş gemileri ve deniz altıların boğaz sularının çeşitli noktalarına demirlemesi, askeri şamataların birbirini izlemesiyle, şovenizm ve militarizmin birlikte ve kol kola tırmandırıldığını gördük ve yaşadık!. Yapılan tüm etkinliklerde, Türk şovenizminin tüm tonlarını görmek mümkündür.

Sokaklarda Türk burjuva ve feodal sınıfların bayraklarıyla gerçekleştirilen gösteriler ve yürüyüşler organize edilmektedir. Akşam saatleri ise adına fener alayı denilen faşist yürüyüşler organize edilerek Çanakkale halkının bu gösterilere katılması için çabalar harcanmaktadır.

Görüntüler öyle boyutlu hale sokulmakta ve buna uygun hale getirilmektedir ki, sokakta dolaşırken kendinizi bir anda ikinci emperyalist paylaşım savaşına girmeden önce kendi ülkelerinde proletarya ve diğer ezilen sınıfları, etnik ve dini yaşamlarına göre bölüp parçalayan ve düşmanlaştıran bu doğrultuda kendi saldırgan politikalarını şovenizmle besleyen, Hitler Almanyası ve Mussolini İtalyasını görüp yaşar gibi hissedersiniz. Tabi bu arada “özel” çabalarla “18 Mart’a” ilişkin çekilen belgesel ve filmlerde sinema salonlarında müşterilerini beklemektedir.

Toparlayacak olursak “18 Mart” sirkinin Çanakkale’de uygulanış şekli, yukarda bahsettiğimiz şekilde uygulanmakta ve sonuç alınmaya çalışılmaktadır. Yöre halkının bu saldırgan ayine katılımı önemsenmekte ve hedeflenmektedir.

Sonuç yerine!

“18 Mart” ve benzerleri, ülkemiz hakim sınıflarının, her milliyet ve inançtan, proletarya sınıfı öncülüğünde devrim mücadelesi sürdüren emekçi sınıflara karşı ideolojik planda bir savaş ve saldırganlık ilanıdır.

Milli zulme uğrayan Kürt, Pomak, Çerkez, Laz, Ermeni, Hemşin, Arap ve Süryani ulus ve milliyetlerine karşı zorbaca uygulanan baskının asimile etmenin ve sindirmenin törenleridir!. Bize düşen görev ise, bu ve benzeri ideolojik saldırılara karşı devrimci temelde örgütlenerek mücadeleyi büyütüp yanıt vermekten ve tamamen ortadan kaldırıncaya kadar mücadelenin ısrarını sürdürmekten geçmektedir.

Çanakkale’den bir YDG’li

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu