Güncel

Kürkçüler F Tipi Hapishane’de yaşananlar raporlaştırıldı

İHD Adana Şubesi Hapishaneler Komisyonu, Kürkçüler F Tipi Kapalı Hapishane’deki hak ihlallerini raporlaştırdı. Raporda, tutsakların anlatımlarına da yer verildi.

İHD Adana Şube Hapishaneler Komisyonu, Kürkçüler F Tipi Hapishane’deki tutsakların ailelerinin başvurusu üzerine hapishaneye giderek tutsaklarla görüşerek rapor hazırladı. Raporda, tutsakların hapishane girişinde çıplak arama yapılarak darp edildiği, yasal haklarını kullanamadığı, yasal olan dergi, gazete ve kitapların verilmediği belirtildi.

Raporda Tarsus Hapishanesi’nden üç hafta önce Mehmet Zahit Şahin, Ekrem Beydoğan, Kenan Şipal, Nejat Öztekin ve Eyüp Ulusal ile birlikte sevk edilen Deniz Özdemir, hapishane girişinde çıplak arama dayatmasına maruz kaldıklarını, ancak direnerek bu saldırıyı püskürttüklerini ifade ederken; Harun Kaya ise, farklı suçlardan yargılanan mahpuslarla (FETÖ, IŞİD, El Kaide, adli vs.) birlikte aynı gün, aynı saat ve aynı salonda görüşe çıkarılmaya zorlandıklarını ifade etti. Ayrıca yazdıkları mektupların ve faksların geri verildiğini, gönderilmediğini söyleyen Harun Kaya, Yeni Yaşam gazetesinin de kendilerine verilmediğini belirtiyor.

Wernicke Korsakoff hastası Kemal Özelmalı ise birçok sağlık sorunu yaşamasına ve daha önceden aldığı “cezaevinde kalamaz” raporları olmasına rağmen bunların uygulamaya konulmadığını söyleyerek, hapishanedeki hak ihlallerine karşı da tepki açısından uzun zamandır kapılara vurma/ses çıkarma eylemleri yaptıklarını, bu sebeple de gardiyanlarca “sözde kapıların boyası çıkıyor diye yalan-yanlış tutanaklar düzenlenip, para cezaları kesilmeye” başlandığını söylüyor.

İHD’nin hak ihlallerine ilişkin tespitleri ise şu şekilde:

“İnfaz koruma memurlarınca hapishaneye yeni gelen mahpuslara giriş esnasında bağımsız/pasif oda/koğuş olarak adlandırılan yere geçme konusunda psikolojik baskı uygulandığı ve bu yöntemle hapishaneye daha ilk adımda mahpusların iradeleri zayıflatılarak sindirilmeye çalışıldığı tespit edilmiştir. İnfaz yasası ve yönetmeliği uyarınca mahpuslara tanınan haftalık sosyal ve kültürel faaliyet sürelerine uygun davranılmayarak keyfi bir şekilde kısıtlamalara gidildiği tespit edilmiştir. Farklı koğuş ve blokta bulunan mahpusların ortak bir şekilde spora çıkma, sohbet etme ve haftalık sosyal ve kültürel faaliyetleri engellenerek izolasyon koşullarında bir hapishane yaşamının dayatılmaya çalışıldığı tespit edilmiştir.

Uygulanan haksız, hukuksuz ve keyfi muameleler karşısında mahpusların verdiği en küçük insani tepkinin dahi gerçeğe aykırı ve abartılı şekilde tutulan tutanaklarla orantısız disiplin cezalarına dönüştürüldüğü, mahpusların sık sık hücre cezaları aldıkları, kaldıkları hücrelerin her türlü hijyenden uzak ve sağlıksız koşullara sahip olduğu, adli mahpusların kaldığı hücrelerin hemen yanlarına konuldukları, adli mahpusların infaz koruma memurlarınca kendilerine karşı olumsuz şekilde yönlendirildikleri ve bu sebeple hücrede kalınan zaman zarfınca adli mahpusların küfür, tehdit ve hakaretlerine maruz kaldıkları tespit edilmiştir.

Basın-yayın-TV gibi haber alma ve bilgi edinme araçlarında kısıtlamaya gidildiği, Yeni Yaşam Gazetesi’nin mahpuslara verilmediği, neden verilmediği konusunda gerekçe içerir herhangi bir kararın kendilerine tebliğ edilmediği, yine mahpusların hapishane kantininden kendi imkanlarıyla satın aldıkları radyoların tamamına hapishane yönetimince el konulduğu ve bu şekilde haber alma özgürlüklerinin kısıtlandığı tespit edilmiştir. Mahpusların yazmış oldukları mektup ve faksların çoğu zaman gönderilmediği, gelen mektup ve faksların çoğu zaman kendilerine verilmediği ya da aradan uzun bir süre geçtikten sonra verildiği, yaptıkları başvuruların akıbetleri hakkında çoğu zaman bilgi sahibi olmadıkları, kendilerine gönderi fişleri verilmediği ve bu şekilde haberleşme özgürlüklerinin ihlal edildiği tespit edilmiştir.

Hapishanede yaşanan sorunlarla ilgili kurum müdürü ile görüşme taleplerinin sürekli olarak cevapsız bırakıldığı, sorunların çözümü konusunda muhatap bulamadıkları, söz konusu hapishanede herhangi bir diyalog zemininin bulunmadığı tespit edilmiştir. Mahpusların sorunların giderilmesi noktasındaki en küçük taleplerinin dahi (ör: aynı odada sigara içmeyen ve dolayısıyla sigaradan olumsuz etkilenip sağlık problemleri yaşayan mahpusların sigara içmeyen mahpuslarla beraber kalma yönündeki talepler vs. ) örgütsel taktik sayma gerekçesi ile otomatikman reddedildiği ve hiçbir talebe karşılık verilmediği tespit edilmiştir. Açık görüş günlerinde farklı örgütten yargılanan mahpusların (FETÖ, DAİŞ, El Kaide, PKK vs.) aynı gün, aynı saat ve aynı yerde görüş yapma uygulamasının devreye sokulduğu, görüş esnasında herhangi bir güvenlik önleminin alınmadığı, bu durumun gerek mahpusların kendilerinin gerekse de dışarıda bekleyen ailelerin güvenliklerini riske soktuğu, sağlıklı görüş yapma imkanı olmadığı için kimi mahpusların en az 2 yıldır açık görüşe dahi hiç çıkmadıkları tespit edilmiştir. Halbuki ceza infaz kurumlarında yapılan uygulamaların ya da alınan önlemlerin temel amaçlarının suçun önlenmesi, disiplinin sağlanması, düzen ve güvenliğin korunması olarak gerekçelendirilir. Ancak tam tersi bir şekilde kurum personellerinin alması gerek tedbirler mahpusların görüşlere çıkmayarak kendilerinin almak zorunda kaldıkları bu şekliyle de en temel hak olan görüş yapma hakkının bu düzenlemelerle pratikte ihlal edildiği görülmektedir. Yine söz konusu hak ihlallerinin son bulması için Adalet Bakanlığı ve Cezaevi Genel Müdürlüğü tarafından acil çözümlerin üretilmesi, özellikle son dönemde Türkiye Hapishanelerinde insan onuruna aykırı ve neticesi itibariyle kötü muameleye varan uygulamalardan vazgeçilmesi, temel insan hakları anlamında yaklaşım ve pratik sergilenmesi, en temel insani hakların dahi çiğnendiği kötü cezaevi koşullarının ivedilikle düzeltilerek yasal güvence altına alınan ‘insan onuruna yaraşır’ bir yaklaşım ve pratiğin ortaya konulması gerekmektedir.”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu