Mısır’da bir konserde hakları hareketinin sembolü haline gelen gökkuşağı bayrağı açtığı için tutuklanan ve daha sonra Kanada’ya iltica eden insan hakları aktivisti Sarah Hegazy yaşamına son verdi.
Mısır’da 22 Eylül 2017’de düzenlenen bir konserde LGBTİ+ onur bayrağını açtığı için bir hafta sonra 52 kişiyle birlikte gözaltına alınarak tutuklanmıştı.
“Dünya’ya: Fazlasıyla zalimdin ama seni affediyorum”
Hegazy, 2017 yılında Mısır’da bir konserde LGBTİ+ hakları hareketinin sembolü bayrak açtığı için 50’den fazla kişiyle beraber tutuklanmıştı. Aktivist Hegazy 3 ay hapiste kaldıktan sonra kefaletle serbest bırakıldı. Hegazy, hapishanede gördüğü cinsel, fiziksel ve psikolojik işkence sonrasında bir süre tedavi gördü.
2018 yılından beri sürgünde yaşadığı Kanada’daki evinde yaşamına son veren Sarah Hegazy, bıraktığı veda mektubunda “Kardeşlerime; hayatta kalmaya çalıştım, başarılı olamadım. Beni affedin. Arkadaşlarıma: Bu deneyim ağır oldu ve direnmek için çok güçsüzdüm. Beni affedin. Dünyaya: Fazlasıyla zalimdin ama affediyorum” dedi.
İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası’ndan Sarah için çağrı
İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası, Sarah Hegazy’nin ardından bir açıklama yaparak, “Mısırlı kuir solcu feminist Sarah Hegazy, dünyadaki tüm ezilenleri ve insan haklarını savundu ve onlar için savaştı. 2016 yılında Sarah, çeşitlilikten ve farklı olandan korkan bir toplumda kuirliği hakkında açık yüreklilikle konuştu” dedi.
Sarah’ın intiharının kendi kendine alınmış bir karar olmaktan çok uzak olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “Sarah’ı bu kadere sürükleyen ahlakınız batsın” denildi.
Onur Ayı süresince Sarah’ın hikayesini dile getirmeye ve ses çıkarmaya çağrı yapan İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası açıklamasında şunları kaydetti:
“13 Haziran tarihindeki Sarah’ın intiharı, kendi kendine almış olduğu bir karardan çok uzak. Sarah’ın ölümü ve hayatı Mısır toplumunda kadınların ve LGBTİ+’ların yaşadığı adaletsizliklere karşı bir protestodur. Sarah’nın faili ataerkil kapitalist sistem ve onun suçlarına yataklık edenlerdir. Ve biz bu failleri çok iyi tanıyoruz.
Maruz kalanları uğruna verdikleri emeklerle, faillerini de suçlarıyla tanımalıyız. Sarah’nın ölümüne sebep olanlar toksik masküleniteden beslenen baskıcı rejimlerdir, aynı rejimler ayrımcı yasalarla harmanlanmış nefret söylemlerinin de sorumlularıdır. Sarah’ı bu kadere sürükleyen ahlakınız batsın.”
“Sizleri Onur Ayı süresince Sarah’nın hikayesini, tanıklığını dile getirmeye davet ediyoruz. Bu ay her ne kadar varlığımızı kutlama ayı olsa da bizler ve diğer coğrafyalarda kimlikleri ve yönelimlerinden dolayı ayrımcılığa ve haksız yargılanmalara maruz kalanlar için kızgınlığımızı dile getirelim, ses çıkaralım. Bu öfkemizi varlığımızın renkleriyle yıkayalım!
Hayatta kalmışlığımızın neşesiyle var olalım, geride kalanlar için ses çıkaralım. Bu Onur Ayı’nı öyle bir yaşayalım ki Sarah’ın mücadele ettiği dünya için bir adım daha ilerleyebilelim!”
