Güncel

 YORUM | We Di Nava Jiyane De Tu Arami, Neda Kurdan. Hun Niha Ji Li Ser Miriye Me Zilme Dıkın.

"Düşman anlayışı her zaman için ilk saldıracağı yer karşı tarafın değer yargıları ve kutsallarıdır. Ölü ve mezarlar, kadınlar, özellikle de toplum tarafından değer biçilen önemli şahsiyetler Kürt toplumunun hassas gördüğü değer verdiği noktaların başında gelir"

Kürtlere yaşarken rahat vermediniz. Şimdide ölülere zulüm ediyorsunuz.

MÖ 442 yılında kaleme alınan Sophokles’in ölümsüz eseri Antigone Tragedyası Kral Oidipus’un iki oğluna Polyneiles ve Eteokles için ettiği beddua iki kardeşin bir biriyle savaşa tutuşması ve Theba’i kentinin kapısında iki kardeşin ölmesiyle devam eden trajediye dayıları olan Kral Kreon eklenmiş ölen yeğenlerinden birini görkemlice gömerken diğer yeğeni Polyneikes’in cesedini çıplak olarak meydanda bırakarak ve vahşi hayvanlara terk ederek cezalandırmıştır.

Ölüyü gömmeye ve ona saygı göstermeye kalkışanın cezası ise ölüm. Bu anlamıyla cesedin başına bir nöbetçi dikerek cesedi cezalandırmıştır. Çünkü böyle bir durum Yunan halkının adet ve göreneklerine aykırıydı.

Ölüye hakaret, kabalık ve haksızlıktır. Sonuçta Polyneikes’in kız kardeşi Antigone tarafından abisi gömülür. Ve Antigonenin kardeşini gömmesi Kralın emirlerine karşı gelmesi onun zindana atılmasını getirmiştir.

Böylece Kral Kreon’un sonun başlangıcı hikayesi de başlamış olur. Ölüyü gömmeyerek ruhunun bu dünyada kalarak acı çekmesini ve böylece intikam alma hırsının  hikayesinden 2.600 yıl sonra ”kardeş dediği ”Kürtlerin mezarlarını parçalayan kaldırım altlarına gömen, Teybet Ana’yı bir hafta cenazesini dışarıda tutarak vahşi hayvanlara terk eden Kral’dan diktatöre evrilmiş  ilkel zihniyetin tezahürüdür.

Düşman anlayışı her zaman için ilk saldıracağı yer karşı tarafın değer yargıları ve kutsallarıdır. Ölü ve mezarlar, kadınlar, özellikle de toplum tarafından değer biçilen önemli şahsiyetler Kürt toplumunun hassas gördüğü değer verdiği noktaların başında gelir.

Hele ki ulusal mücadele içerisinde yer almış veya şehit olmuşsa bu değer çok daha anlamlı hale gelir. Toplumun bu değer yargılarını bilen devlet öteden beridir Kürt toplumunun  hassasiyetlerine ve değer yargılarına saldırmaktan geri durmadığını görüyoruz. Millet vekiliyken yumruklanan Ahmet Türk, yine hendek direnişi döneminde bodrumlara diri diri gömülen yaralı gençler birer mesaj olarak topluma verilmekteydi.

Keza katledilen kadın gerillaların bedenlerinin çıplak teşhiri yine panzer arkasından sürüklenen gerilla cenazeleri hepsi savaş konseptinin bir parçasıydı. Ve her saldırı o güne dönük bir mantığın ürünü olarak ortaya çıkmaktaydı.

İşte bu mantık silsilesi bugün tüm savaş kurallarını yok sayan çaresizliğin ve acizliğin en derin çizgilerini çizmektedir. Önce Irak Kürdistanı topraklarında gerilla mezarlarını bombalayarak  parçalayan devlet Êfrin’de besleme çetelerin Kürt mezarlarını yıkarak mezar taşlarını satmak için çalmaları tarihin en çukur onursuzluğunu ortaya sermiştir.

Son dönemlerde ise Türkiye Kürdistanı’nda özellikle gerilla karşısındaki acizliklerini gizleme kayıplarının yarattığı ruhi bunalımın etkisiyle sivil halka saldırarak belediyelere Kayyum atayarak intikamını almaya çalışması yetmemiş olacak ki şimdilerde  mezarları tahrip etmek sistematik bir hale dönüştürülmüştür.

Van, Diyarbakır, Dersim, Muş, Şırnak’ta birçok mezar tahrip edilmiştir. En son noktası ise Bitlis’in Garzan Mezarlığından 19 Aralık 2017 tarihinde ailelerine haber verilmeden çıkarılarak İstanbul adli tıp kurumuna getirilen 282  gerilla cenazenin  Kilyos Mezarlığı’nda kaldırım altlarına gömülmesi ile verilmek istenen  “sizin kutsallarınız ve değerleriniz ayaklar altında, bunları böyle ezeriz” mesajıdır.

Evet ekonomik ve siyasi olarak ciddi bunalım içerisinde olan askeri olarak hem sınır dışında hem de gerilla karşısında aldığı ağır darbeler içte ve dışta istikrarsızlık faşist AKP kliğinin Kürt direnişi karşısındaki tıkanıklığının  karşı saldırısı olarak toplumun milliyetçi ve ırkçı tayfasına yaranmanın politikasıdır. Kürt karşıtlığı üzerine inşa edilen iktidarda kalma politikası kapsamında muhalefet olabilecek tüm kesimleri kırparak budamaktadır.

Her sıkıştığında toplumun esas gündemi olan açlık-sefalet-zam ve sarayın eşrafının korkunç talan değirmeninin sürmesi adına yaratılan kutuplaşma ve hedef şaşırtma politikaları Türkiye toplumu üzerinde hala önemli bir etkisi görülmektedir.

Kürt sorunu karşısındaki tutumlarıyla halkın iradesiyle kazanılmış belediyelere atanan kayyumlara hukuksuzluklara sesiz kalanlar, sorun Kürt’ler olunca sınır ötesi teskereye onay veren, sorun Kürt’ler olunca insanlık dışı tüm savaş suçları ve çete örgütlenmeleri rafa kaldıran Türkiye’deki ulusalcı-Kemalist çevrelerin sosyal demokrat hokkabazların bile AKP’ye hizmet ettiği bir süreci yaşıyoruz.

Temel taşındaki  Milliyetçilik ve Türkçülük tüm bu kesimlerin ortak menfaatini oluşturmaktadır. Devletin bêkası adı altında, tek dil-Tek bayrak-tek ulus mantığı sermayenin

iktidar kliklerinin kavgası dışında bir farklılık getirmemektedir.

Bu anlamıyla tarih birçok acıya haksızlığa ve zulme tanıklık etmiştir.Bugün bu iktidarı yaşayan insanlara yaptığı zulmü yazarken yaşayamayan cenazelere ve mezarlarına yapılan insanlık dışı saldırıları asla unutmayacaktır.

“Ayıptır, yazıktır, günahtır” diyen Seyit Rıza’nın devamla boyun eğmeyenlerin onurlu direnişi bu düzen yanlılarına dert olarak içlerinde kalacaktır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu